Adına “gurbet” dedikleri bir yer var kâri. Kim bulmuş bu ismi ve kim ilk olarak gurbete gitmiş bilmiyorum. Neresidir, nasıl gidilir tam da belli olmayan, “işte şurasıdır” diye gösterilemeyen ama kime sorsan herkesin bildiği bir yer. Aslında bir tek yer bile değil; her yer.

Tuhaf bir kelime bence. Ve bilmiyorum acaba başka dillerde tam manasıyla karşılığı var mı? Başka dilleri konuşan, başka yerlerde yaşayan ve başka insanlar böyle esasında olmayan bir yere bir isim bulmaya mecbur kalmışlar mıdır? Bilmiyorum ama zannetmiyorum da. İçinde onlarca kelime, onlarca acı hatta gözyaşı olan tek bir kelime bu gurbet. Üzülüyorum ona, bir resmi, bir yeri, belli hiçbir müşahhas özelliği yok. Tek belli olan içinde taşıdığı dert ve acı.

Eskiden okuduğum bir kitapta “sevgilinin olmadığı her yer gurbettir” diye yazıyordu. Bir tanım evet ama yine de bir yer değil. Sonra bilmem ki hangi yazdığım kitapta “Ezan sesinin işitilmediği her yer gurbettir” diye yazmıştım. Yine olsa yine yazarım. Bir de şöyle söylemiş olduğum için mutluyum “Geldiğin yer İstanbul ise gittiğin her yer gurbettir.”

Benim kanaatimce, gurbet herkesin içinde. Gitse de kaçsa da ve hatta geri dönüp gelse de gurbetini de içinde götürüyor. Zira evvel vakitte çıkıp gidenle sonrasında dönüp gelen aynı kişi olmuyor. Gurbetini de kendiyle götürüp kendiyle getiriyor gerisin geri. Sevdiklerinden, bildiklerinden, umduklarından uzak düştüğü her yer gurbet oluyor.

Kemalettin Kamu’nun şiirini şimdi hatırladım,

Ben gurbette değilim

Peki ya kelime nereden geliyor?

Gurbet anlaşıldığı üzere Arapça kökenli bir kelime. G-R-B kökünden türemiş. Ayrı kalmak, uzak olmak, sürgün gibi anlamları var. Ama kelimenin ilk haline bakınca farklı manaları da var. “Garb” kelimesi ile akraba mesela. “Garp” diye yazıyoruz şimdilerde biz ve manası belli; batı. Güneşin battığı yer. Güneşin batışı da “Gurub” zaten. Gurbetle batı manasına gelen “garb”ın akraba olması da bir garip –ki “Garip” kelimesi de akrabaları aslında. Gurbette olan, yalnız kalan anlamında kullanıyoruz-geldi bana. Gurbete gidenlerin batıya gidişleriyle bir bağlantısı var mı bunun bilmiyorum ama yoksa da güzel tesadüf.

Bence bütün bu kelimelerle akraba olsa da içlerindeki en dertlisi ve en hüzünlü olanı bir başka kelime; “Gurbetçi”… Bütün bir kelimenin yükünü sanki alıp da bu tek ve yalnız kelimeye yüklemişler. Bütün gurbeti onun sırtına yükleyip de garip bırakmış, o yükle de uzaklara salmışlar gibi. Her ne kadar “Gurbetçi” denmesi hoş gelmese de bana ne bileyim her yanında acı kokan ve yara izleri olan bir kelime.

Şöyle bir söz duymuştum “gurbetçi” bir kardeşin dilinden;

“Bir türlü bir yerli olamıyoruz. Burada yabancı diyorlar memlekette Alamancı…”

Ne diyeyim; Allah kimseyi gurbet elde garip koymasın…