Oysa milli şefimizin “aman aramız bozulmasın” diyerek geri almaya tenezzül etmediği on iki adalarda rakımızı yudumlayacak, komşuyla sirtaki oynayacaktık serin yaz akşamlarında…

Milletin üzerinden silindir gibi geçen azametli paşalarımız, Avrupa’nın dolduruşa gelen yaramaz çocuğu Yunan’a yalandan kızıp, askeriyenin bütçesini istediği kadar arttıracak; Batı’nın ne kadar hurdası varsa dolduracaktı depoları silah diye. Bankaları boşaltıp milletin ocağını söndürürken “Atatürkçülük” oynayacaktık.

Tansiyon düşmeye görsün. Yalandan bir bahane bulur iki kıyının darbecileri, sabah birbirlerine höykürür, akşam rakı-balık-roka

DÜŞMANLIKLARI BİLE YALAN

Ne Batı Trakya‘daki kardeşimizin derdini gündem ettiler bugüne kadar, ne de asırlarca yönettiğimiz Atina’da tek bir cami olmamasını.

Yalandan gerilim devam etmeliydi ki; Yunan işgaliyle korkutulan millet uyanmasın. Sormasın hiçbir zaman, neden koca devletin “bir piyade tüfeği dahi” üretemediğini, neden Kıbrıs‘a çıkartma yaptığında “bir uçak lastiğine” dahi sahip olamadığını. Ülkeyi “dört taraf düşman” diye korkutup, servetlerine servet katan siyasetçileri, darbeci paşa artıklarını sormasın istediler.

Sonra bir gün bu sahte oyun bozuldu. İfşa oldular. “Oyunları bozan adam”, “Akdeniz’de, Ege’de egemenlik haklarımızı ne Yunan’a ne de efendilerine çiğnetmeyiz” deyince düştü yüzlerinde yüz yıldır taşıdıkları çirkin maske.

Şimdi artık her şey ayan beyan.

MASKELER DÜŞTÜ

Doğal gazın bulunmasına kahrolmaları bundandır. Libya’da dengeleri alt üst edip, Trablus’ta sancaklarımızı dalgalandırmamıza öfkelenmeleri bundandır. Akdeniz’de ne Yunan’a ne Fransız’a ne de diğer çapul takımına boyun eğmeyip savaş gemilerimizi yüzdürmemize kızgınlıkları bundandır. Oyun bozuldu.

Artık sahte düşmanlıklarla milleti korkutup, hazineleri boşaltmak; milletin evlatlarını birbirine kırdırıp, darbelerle tahtlara kurulmak yok.

Düşman mı arıyorsunuz?

İşte karşınızda. Denizlerimizde bizi boğmak, Anadolu kıtasına hapsedip, tüm zenginliklerimizi yağmalamak isteyenler küstahça duruyorlar karşınızda. Açın ağzınızı. Neden susuyorsunuz?

Siz yine Kuvva-i Milliye kalpağını yalandan takıp, 30 Ağustos’u Athena ismini taşımaktan utanmayanlara konser verdirerek kutlayın. Sonra, İzmir’de Yunan’ı bozguna uğratıp, İngiliz’i İstanbul’dan söküp atmak için karargâhını İzmit’te kuran Nurettin Paşalara garez duyun.

Fırsatını bulursanız savcımız Mehmet Selim Kiraz‘ı makamında şehit eden terör örgütünün mensubu, gizli hücrede yakalanan Ebru Timtik‘in cenazesinde ağıtlar yakın.

Nasılsa Atatürk maskeniz tüm kirlerinizi örter, değil mi?