Türkiye birkaç gündür açıklanacak olan “büyük müjdeye” kilitlenmişti. Cumhurbaşkanı yaptığı bir açıklamada, Cuma günü büyük bir müjdede bulunacağını açıklamış fakat detay vermemişti. Bundan sonraki birkaç gün içinde yazılanlar ve çizilenlere göre, bu müjdenin dünyanın hayat iksiri olan petrol veya doğal gaz olabileceği neredeyse herkes tarafından tahmin edilmişti. Fakat bu sefer müjdeye konu olacak olan mekân Karadeniz mi, Akdeniz mi olur tartışması devam ederken, bir TV’ye ait canlı yayın aracının Karadeniz’de sondaj çalışması yapan Fatih gemisine taşınırken görüntülerinin yansıması her şeyi açıklar mahiyette oldu.

Nitekim Cumhurbaşkanı, Eyüp Sultan Camiinde kıldığı Cuma namazından sonra Dolmabahçe’de canlı yayında Türkiye’nin neredeyse bir asırdır beklediği tarihi müjdeyi verdi: “Tarihimizin en büyük gaz keşfini gerçekleştirdik.”

Osmanlı son döneminden beri bu topraklarda yaşayan insanların büyük heyecanla beklediği güzel haber herkesi elbette çok memnun etti. Birkaç gündür yapılan konuşmalar ve uzun yılların beklentilerinin bir sonucu olarak insanlar heyecanla TV ekranlarına kilitlenerek bu güzel müjdeyi öğrenmeye çalıştılar.

Cumhurbaşkanının, açıklamasını yapacağı büyük müjdeyi vermeden önce, Eyüp Sultan Camiinde Cuma namazını kılması bir tesadüf müdür bilemeyiz fakat bu davranış Osmanlı devletinde olan güzel bir devlet geleneğini de tarihin derinliklerinden hafızalara taşıdı. Zira Osmanlı devlet geleneğinde sefere çıkma veya başka önemli kararları hayata geçirirken Padişah ve devlet erkânı ilk önce Eyüp Camiinde namaz kılarlar, dua ve selamlamadan sonra yapılacak olan işe start verirlerdi.

Karadeniz’de keşfi yapılan gazın Zonguldak açıklarında ve Fatih Sondaj Gemisi ile uzun zamandır yapılan bir çalışmanın sonucu olduğu bilinmektedir. İlk açıklamalara göre mevcut gaz rezervinin 320 milyar metre küp civarında olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Türkiye’nin 6-8 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak derecede bir hacme sahiptir. Bir asırdır sınırlarımız dahilinde yaptığımız çalışmalarda ilk defa bu kadar zenginlikte bir rezervin keşfi, bundan sonrası için umut vesilesi olmuştur.

Türkiye’nin etrafı petrol ve gaz rezervlerinin zenginlikleri ile maruftur. Neredeyse sınırlarımıza kadar olan sahalarda petrol ve gaz çıkarılırken, Türkiye sınırına girildiğinde bunun keskin bir çizgi ile kesilmesi mantıklı gelmemekteydi. Bu nedenle “tarihin büyük gaz keşfini gerçekleştirdik” cümlesi bile kalplerde büyük heyecana vesile olmuştur. Çünkü Türkiye’nin ve tek güvencesi Türkiye olan mazlumların kaderinin değişmesi söz konusudur.

Türkiye’nin enerji kaynaklarına sahip olması dostlarını sevindirirken elbette düşmanlarını üzecektir. Zenginliğe sahip olmak güzel bir şeydir fakat bu zenginliği koruyacak caydırıcı güce, onu taşıyacak teknolojik imkânlara ve bilgi birikimine sahip değilseniz zenginlik felaket getirir. Bugün Ortadoğu’nun harap halinin altında bu gerçekler yatmaktadır. Yeraltı Petrol ve doğal gazla dolu fakat onu koruyamayan birçok devlet vardır. Durum ortadadır; sömürgeci güçlerin talanına ve istilasına uğrayan bir Ortadoğu vardır.

Türkiye elbette bölgede kendini koruyacak caydırıcı bir güce sahiptir fakat bilgi ve teknoloji üretimine hız vererek bu anlamda dışarıya bağımlılığı azaltmak zorundadır.

Geçmiş dönemlerde siyasilerin ağızlarından sıkça duyduğumuz benzer birçok müjdenin sonradan meyve vermediği bilinmektedir. Fakat bu sefer devletin en tepesinden, Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan bu güzel haber toplumda haklı bir heyecan yaratmıştır.

Karadeniz’den gelen güzel haberin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sevinmek bu milletin de hakkıdır.