Her bebeğin önce emekleyip sonra sıralayarak yürümeyi öğrenmesi gibi, biz insanlar da düşe kalka bir şeyleri öğreniriz. Ne yapacağımızı bilsek bile, ilk defa yaptıklarımızda acemilik çekeriz. Acemilik çektiğimiz hususları aklımıza kaydeder, bir dahaki denemede daha iyi yapabilmek için onları tecrübe hanesine yazarız. Her deneme, ustalaşmaya giden yolda bir adımdır. Kaldı ki usta olduğumuzda bile “İnsan olan yanılabilir” söz her zaman bizimle beraber bulunur.

Düşmek kötü müdür?

Hem fiziki anlamda hem de psikolojik anlamda düşmek, hiç birimizin hoşuna gitmez ve temenni de etmeyiz fakat ne yaparsak yapalım, gözümüzden kaçan ve dikkatsizliğimizden kaynaklanan şeyler olabilir ve biz sıkıntı yaşayabiliriz. Ya da ilişki içinde olduğumuz birilerinin yanlışları sebebiyle sıkıntıya düşebiliriz. Yaşanan sıkıntının kaynağını bulup, bir daha bu sıkıntıyı yaşamamak için tedbirler üretmek; sıkıntının kimin tarafından çıkarıldığına odaklanıp ona küsmek ve enerjimizi boşuna harcamaktan daha önemli ve önceliklidir. Her düşüş, daha sağlıklı bir yol ve yolculuk için bir ışık, bir yol gösterici ve öğretmendir. Eğer düşmeseydik, sıkıntı yaşamasaydık, muhtemelen içinde bulunduğumuz süreç çok daha olumsuz bir noktaya geldikten sonra fark edecektik ve belki de telâfi şansı bulamayacaktık.

Hastalıklar da öyle değil midir? Ateş bir hastalık değil, sadece bir habercidir ve belirtidir yani sistemde yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir. Biz ateşi takip ederek hastalığın kaynağını bulmak yerine ihmal eder ya da sadece ateşi düşürmekle uğraşırsak, mikroplara tabiri caizse gün doğmuş ve “İstediğiniz kadar ilerleyin” demiş gibi oluruz. Dolayısı ile her düşüş çok önemlidir ve kesinlikle bize bir öğretmen gibi çok şey öğretir.

Öğretmenimiz ne diyor olabilir?

“Sen parayı her şey gibi görüyordun, bak o da her an gidebilirmiş. Sen sende kalacak olanlara yatırım yap.”Bu makam ve mevkiye gelince herkesi küçümser bir psikolojide buldun kendini. Demek ki mevki de geçiciymiş.”“Sen sağlıklıyken sanki hep sağlığın yerinde kalacak diye böbürleniyordun. Demek ki insan her an elindeki nimetleri kaybedebilirmiş.”“Eşinle evlenene kadar gözünün içine bakıyor, bir dediğini iki etmiyordun. Şimdi Allah (cc) sana onunla evliliği nasip etti fakat sen şükretmek yerine gözünü sıcacık yuvandan koparıp dışarıya saldın. Her yanlışın bir bedeli olur, şimdi ise eşinin güvenini kaybettin. Yeniden güven kazanabilmen için ciddi çaba sarf etmen ve önce Allah’a (cc) sonra da eşine kendini affettirmen gerekir.”“Çocuklarına sevgi şefkat göstermedin, zaman ayırmadın. Şimdi de çocukların senden koptu. Bu bir uyarı, halâ çocukların evdeyken bu mesajı doğru oku ve seni çocuklarından uzaklaştıran ne varsa onlardan kurtularak çocuklarının gönlünü yeniden kazanabilmek için gayret et.”

Bu örneklerde olduğu gibi düşmek, daha güvenli yürümek için bir nimettir. Sadece olanlara bakıp anlamaya çalışalım, sebepleri öğrenip hemen tedbire yönelelim. Öğrenen bir zihnimiz olduğu için de Rabbimize (cc) şükredelim.