Yaş ilerledikçe artık ‘eskisi gibi’ olmayan bayram sabahları, korona günlerinde gurbette olanlarla empati kurmayı sağladı. Salgın yüzünden evlerinde sıkışan insanlar, bayram kutlanmayan ülkelerdeki gurbetçiler gibi ailesinden uzakta…

Herkes biraz buruk… Yarın bayram; ama parlamayacak çocukların gözleri… Tertemiz kıyafetleriyle bayram şenliğine çıktığı günlerin keyif ve heyecanı içinde olmayacaklar yarın; ‘pandemi’ yüzünden… Ellerinde poşetle, yüzünde tertemiz bir bayram gülümsemesiyle zilleri çalamayacaklar.

Sokakta “Taze ekmek” diye bağıran fırıncılar dışında bir ses olmayacak, ‘torpil sesleri’ duyulmayacak.

Çocuklukta eğlenceli, gençlik rüzgârıyla biraz ‘sıkıcı’, erişkinliğe ulaşınca da bir protokol haline dönüşen bayram seremonisi…

Geleneksel ritüellerin üstünü bugünlerde kapkara bir virüs battaniyesi ile kapattı. Büyüdükçe küçülen ve çocukluğundaki bayramları özleyip dertlenenler, kopan takvim yaprağını yerine koyamazken; şimdi bir önceki bayram kadar bile huzurlu değil.

Aramanız gerekenlerin sayısının azaldığı, sizi arayanların arttığı bayramlar, yaşınızın artık ilerlemiş olduğunu ispatlayan sabahlardır. Şimdilerde çocukların yolunu gözleyen yaşlılar gibi bütün bir ülke gözünü pencere pervazına iliştirdi. El öpmeye gelecek kimse olmayacağı idrakiyle her kapının arkasında umudunu yitirmiş insan yüzleri oturuyor. Cam kenarındaki koltuğunda herkes kedi ve kuşlara kalmış sokağı izliyor.

Tabiatta her şey bayram ediyor, en hüzünlüsü ise insan… “Kuşlar uçuyorsa, hâlâ umut var” diye hayallerini sonraki bayramlar için koruyor çoğu…

Bu bayram ocaktaki un helvası, fırındaki kadayıf kokusu, şekerliğe dökülen şeker sesi, konu komşu için bir anlam taşımıyor. ‘İkram etsen, uzattığın virüs olabilir’ düşüncesiyle kimse cömertliğe yeltenecek cesareti bulamıyor kendinde…

Annelerin “dantel düzeni” telaşı, babaların bayram namazına ‘geç kalma’ paniği hissedilmiyor bu kez… Baygın gözlerden uyku akmıyor bu bayram sabahı… Çocuklar, ‘bayramlık ayakkabıları’ ile uyumadı belki de…

Eski bayramlarla bu bayramın tek ortak noktası “kolonya kokusu…” Dede evindeki bayram sabahı kolonya kokusu, şimdi her yerde…

Eskiden bayram gelsin diye sayılan günler, sanki bu sefer ‘Oruç hep sürsün’ isteğine dönüştü. Bütün bir İslâm âlemi, ihsan edilen eski güzel günlerin kıymetini bilememenin yasında adeta…

Camisiz, cemaatsiz bir Ramazan-ı şerif sonunda, mahzun bir Cuma’nın daha ardından ‘endişeli’ bayram günlerine giriyoruz. Sanki bir ömür “korona bulaşmış bayram” hüznüyle geçecekmiş gibi koca ülke bu bayram sabahı, bulutlara kaçırdığı balonuna bakan çocuk misali bakacak salgın öncesine…

Hazırlıksız yakalandık; mikrop mutasyona uğrayıp da etkisini yitirir, kim bilir aşı bulunursa, yeniden bir ‘temsili bayram’ yapmalıyız belki de…

En azından çocuklar için!