Dua bir kapı kâri. Hani böyle en umutsuz kaldığın en bunaldığın en çaresiz hissettiğin zamanlarda aralayıp da gireceğin, girince rahat edeceğin bir kapı. Düşün ki bir kış günü karda ayazda kalmışsın da bir kapı aralanıp da seni alıvermiş sıcacık bir hanenin içine. Tam da öyle işte. Desem ki sen o kapıdan hiç girme, hiç çalma o kapıyı lakin öyle bir kapının ve seni dardan çıkaracak, zordan kurtaracak bir yerin var olduğunu bilmek bile insana yeter bence. Yani bu umut bile insan için mükafat değil midir? Dua da tam böyle bir şey.

Benim kanaatimce dua eden, edebilen insanın en büyük kârı, kazancı kendini Allah’a duyurabiliyor olduğunu biliyor ve hissediyor olması. Dilediği olsun ya da olmasın derdini, sıkıntısını Bir’ine anlatabiliyor olmak bile insana yeter bence.

Bunları niye söylüyorum? Zor zamanlar yaşıyoruz. Sadece biz değil elbette bütün bir dünya bu zor zamanı geçiriyor. Herkes kendince bir çare bir yol arayışında. Elbette elden geldiği kadar icraat da lazım. Buna fiili dua deniyor bizim itikadımızda. Ve mühim bir mesele. Lakin bunun yanında elinden geldiğini geldiği kadar yapıp da her şeyin sahibi olandan istemek de bunun bir tarafı ve bana sorarsanız önemli tarafı.

Bunca zor zamanın içinde bir de susuzluk korkusu sardı şimdi her bir yanı. Kuraklık olacak diye tedirginiz. Nedeni elbette tartışılır ve bizim de bu hale gelmesinde suçlarımız var elbette. Ama bütün bu suçları bilerek yapacağımız ve asırlardır da yapılan bir şey daha var; dua. Geçen hafta Cuma namazından sonra memleketin camilerinde “Yağmur Duası” yapıldı. Ne de güzel oldu. Her şeyi geçin derdimizi açacağımız, çare arayacağımız bir kapının olduğunu bilmek ve bu kapıda beklemek bile insanın içine huzur vermek için yeterli. Öyle de oldu bence. Ve netice de yağmur bir rahmet oldu da döküldü her yana.

“Bulutlar zaten geliyordu” diyor adam “yani şimdi dua edildi diye mi yağdı yağmur?” diye de ekliyor. Garip. Sataşacak, çatışacak, dil uzatacak ve kavga edecek başka hiçbir şeyiniz kalmadı da mı şimdi insanların duasıyla kavga ediyorsunuz?   

Bir de soruyor “Duayla yağmur mu yağar?” diye. Yağar kardeşim. Duayla yağmur da yağar, olmayacaklar da olur, gelmeyecekler de gelir…

Bu malum tiplere “dua” değil de “içimizdeki enerji” falan deseydik “çakralarımız açıldı da şunu etkiledi, buna bilmem ne etti” falan diye devam etseydik sesleri çıkmazdı. Dertleri dinle, duayla yani.

Neyse…

Ne diyeyim; Allah dili dualı, gönlü imanlı olanları aramızdan eksiltmesin ve aramızdaki ahmaklar yüzünden de bizleri helak etmesin.