Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Diyarbakır’daki bilboardlara kafayı takmış.

Neden takmış bakalım…

Yazısının başlığı, ‘Milli Eğitim’de organize işler’

“Diyarbakır’daki billboardları “Seçmesi bir dakika, faydası iki dünya!” yazılı duyurular süslüyor.

Bu duyurularda, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokul ve liselerde okuyan öğrencilerin 22 Ocak’a kadar ‘Kuran-ı Kerim’, ‘Peygamberimizin Hayatı’ ve ‘Temel Dini Bilgiler’ adlı üç seçmeli dersi tercih etmesi isteniyor.

Duyurunun altında Diyarbakır Valiliği, Milli Eğitim Müdürlüğü, Müftülük ve her ne hikmetse, İmam Hatipliler Derneği’nin (ÖNDER) logosu var”

İsmail Saymaz’a göre organize olan işler, bu işler…

Bir de ara başlık vermiş; ‘MEB, yandaş sendika Ve İslamcı vakıflar el ele’

Sanırsınız okullarda uyuşturucu pazarlanacak…

Saymaz bu iş birliğinin Diyarbakır’dan ibaret olmadığını, Türkiye genelinde yürütülen bir kampanya olduğunu belirttikten sonra, “Kampanyanın bir ayağında EğitimBir-Sen, diğer ayağında ise Eğitime Destek Platformu var” diyor ve kampanyanın işbirlikçilerini sıralıyor; Ensar Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Önder, TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti, İnsan ve Medeniyet Hareketi, TÜRGEV ve KADEM.

İsmail Saymaz, öğrencilerin, ‘Kuran-ı Kerim’,‘Peygamberimizin Hayatı’ ve ‘Temel Dini Bilgiler’ öğrenmesi için başlatılan kampanyadan neden rahatsız olmuş da bu kampanyaya destek veren dernekleri suç örgütleri gibi sıralamış?

Merak ettiğim, İsmail Saymaz kökü dışarıda yapılanmaların okullarda başlattıkları kampanyalara neden hiç bahsetmemiş?

Vakti olursa Saymaz’ın, Rotaryenlerin okullardaki çalışmalarına da temas etmesini isterim.

Rotary Kulüplerinin ‘Rotary Okulda’ isimli çalışmalarına bir baksın mesela…

Bursa’da başlayıp bütün Türkiye’ye yayılan bu kampanyadan da organize işler diye bahseder mi?

Vakti olursa mesela, Fulbriht Komisyonunu bir incelesin.

Neydi bu Fulbriht Komisyonu?

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında 1949 yılında imzalanan ikili anlaşmanın adıydı.

TBMM’den 13 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı kanun ile geçerek yürürlüğe girmişti.

Komisyon bugün de faaliyetlerine devam ediyor.

Eski ABD Senatörü J. William Fulbright’ın adını taşıyordu.

Şu anda Komisyonun başında kızı Elizabeth Fulbright bulunuyor.

Bir meşhur beşinci maddesi var ki;

“Komisyon, dördü Türk ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden kurulu olacaktır. Bunlara ek olarak Türkiye’deki ABD diplomatik heyetinin başı yani büyükelçi, komisyonun fahri başkanı olacaktır. Komisyonda oyların eşit olması durumunda büyükelçinin yani misyon şefinin oyu iki oy sayılacaktır.”

Fulbriht’ın gözle görülür hizmet sahası, öğrenci mübadelesi ve ABD’ye gidecek olan öğrencilere burs sağlamak olarak anlatılıyor veya tanıtılıyor ise de asıl faaliyet sahası ilk, orta ve lisede okutulacak derslerin müfredatını belirlemektir.

Fulbriht Amerika Komisyonu ile Türk heyeti arasında bugüne kadar iki anlaşmazlık yaşanmış…

Birisi, 12 Eylül’den sonra Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in, Fulbright Eğitim Komisyonuna danışmadan Din Eğitimini mecburi hale getiren anayasa maddesini onaylaması,

Diğeri de Merhum Erbakan’ın ortak olduğu hükümette, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Milli Görüşçü’lere teslim edilmemesi için yaptıkları baskı.

Kolay gelsin İsmail Saymaz…