Üslup önemli bir şey kâri. Hatta çok önemli bir şey. Eskide yaşayan insanlar “Üslub u beyan aynıyla insandır” diye söylemişler. Hakikatli söz. Zira kişinin ne söylediğinden ziyade nasıl söylediği bence daha mühimdir.

Etrafa bakınca gördüklerim bana bunları düşündürüyor. Her tarafta devamlı bir şeyler söyleyen, dert yanan, şikâyet edip de duran insanlar var. Elbette olur ve olacaktır da ama insan neyi nasıl söyleyeceğini bilemedikten sonra söylediği ne kadar kıymetli ve önemli olursa olsun bir mana ifade edemiyor.

Adam söylediğinde haklı, doğru ve makul bir şey söylüyor aslında ama öyle bir anlatıyor ve öyle üslupsuz söylüyor ki haklıysa haksız doğruysa da yanlış oluyor ve gittikçe o kadar çoğalıyor ki bu tarz durumlar insana bir yerden sonra ikrah geliyor.

“Usulsüz vusul olmaz” demişti üniversitede bir hocamız. Ben de o zamanlar evvelce anlayamamıştım ne demek istediğini. Ama sonra sonra öyle çok karşılaştım ki bunun benzeri durumlarla. Yani yol yordam bilmeden bir hedefe ulaşamıyorsunuz. İlk düğmeyi yanlış iliklemek gibi bir şey bu. Sonrası da yanlış devam ediyor. Doğrultmanız, düzeltmeniz için de ta en başa dönüp de o ilk düğmeyi yeniden iliklemeniz gerekiyor. Yoksa olmuyor yani.

Yıllar önce bir birkaç arkadaşla konuşup da yine benzer bir konudan dert yanarken bir kardeşim “Adab-ı muaşeret okullarda zorunlu ders olmalı abi” demişti. O zaman uzun uzun bunun üzerine konuşmuştuk. Bence haklıydı. Çünkü kabul edelim ki bu zamanın insanı çok fazla şey biliyor ya da bilmesi gerekene çok kolay ulaşıyor. Öğrenmek zor bir iş olmaktan çıktı. Ama bir sorun var ki o bildiğini, öğrendiğini nasıl bir başkasına izah edeceğini bilemiyor. Nasıl oturacağını, nasıl kalkacağını, nasıl bakacağını, söylemesini gerekeni karşıdakine nasıl anlatacağını kestiremiyor. Sonuçta da garip bir şey çıkıyor ortaya.

Bence bu teklif değerlendirilmeli. Bir ders olarak okutulur mu okutulmaz mı bilmem ama en azından düşünülmeli. Zira ne kadar çok bilgi verirsek verelim onunla beraber adabını vermezsek hep eksik kalacak.

Bir de yeri gelmişken ve hem okullardaki derslerle ilgili haddimi aşıp da tavsiyelere girmişken bir şey daha ekleyeyim. Önceleri kompozisyon dersleri olurdu okullarda. Öğretmen derse girer ve bir konu verirdi sonra öğrenciler de o konu ile ilgili düşündüklerini yazarak anlatırlardı. Şimdilerde yok. Bence en önemli derslerden biriydi. Neyi nasıl söyleyeceğini öğretmenin yanında bir de nasıl yazacağını öğretmek gerekir gibi geliyor bana.

Yani derdini söyleyemeyen ve yazamayan biri nasıl edecek de o derde derman bulacak ben çok merak ediyorum.

Ezcümle usul erkân mühim mesele ve bilmeyen menzil-i maksuduna ulaşamıyor.