Mezuniyetten sonra diplomanın üzerine ne kattık?

Her toplumda işsiz kalanlar olur ve çoğunlukla bir süre sonra iş bulunur. Bu konuda dikkatimi çeken bir şey var. Mezun olduktan sonra, hemen iş aramaya koyuluyoruz. Bu elbette yanlış değil sadece, insanın kendisini geliştirmesi ve çalışacağı alanda ehil ve yetkin bir konuma gelmesi için diplomanın yeterli olmadığını anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Her meslek, her insanın üzerinde ayrı bir duruş sergiler ve bu bana ait olanlarla sağlanır. Ben diplomanın üzerine bir şey katmayan, kendini çalıştığı alana daha çok yakıştıracak ve o mesleği sevdirecek bir şeyler sergilemeyen birisi isem; o zaman, ne okumuşsam okuyayım ve hangi meslek dalında olursam olayım, okula girdiği zamanki hali ile çıktıktan sonra ki hali aynı olan birisi olabilirim. Üniversite bitirmiş ama kendisini inceltememiş, bir meslek sahibi olmuş, eşyanın ve işin üzerinde dikkatlice çalışarak iyi iş çıkarmış fakat insan kıymeti bilme noktasında bilgisinin üzerine bir gram bir eklememiş olurum.

Okumanın amacı sadece para kazanmak mı olmalı?

Her tahsil, insanı bir yolculuğa götürmeli. Bu yolculuk insan kendisini keşfetmeli, insanın tabiatını ve neyin ona iyi geleceğini ve iyi niyetle ve doğru bir metotla o işin yapılması halinde, bunun ilk faydasının kendisine olduğunu öğretmeli. “Mektep medrese görmüş” deyince, genelin bakış açısına nazaran daha perspektifi geniş, doğru düşünmeye çalışan, objektif olmak için gayret eden bir insan akla gelir. “Mürekkep yalamış insanın hali başka olur” derler halk arasında. Yani okumak; insanın insan olmasına katkıda bulunan, onun ahlâkını güzelleştirip bakış açısını doğrultan bir etki oluşturmalı.

Diplomanın üzerine ne kattık?

Okuduğumuz alanda, o alanın kaç tane ustasını tanıyoruz, kaç kitabını okuduk, mesleki bilgilerin güncel kalabilmesi için hangi bilgi kaynaklarını takip ediyoruz? Kaç yabancı dil biliyoruz? Bilgisayar kullanmayı öğrendik mi? Mesleki konuda yüksek lisans yaptık mı? Bütün bu soruları, bazı kurumlara cv verip bekleyen, aylardır işsiz duran ve iş bulamamaktan yakınanlara sorduğumda, çoğunlukla “Hayır” cevabı aldım. Peki neyi bekliyorsunuz? Kendinize hem anlayış hem beceri katmak adına, bunları yapmanızın önünde ne gibi engeller var? Oturup, beklemek, şikâyet etmek ve zamanının çoğunu bizi sağlıklı düşünmekten uzaklaştıracak meşguliyetlerle geçirmek bize ne kazandırdı? Hiç! Peki ne kaybettirdi? Çok şey. Bir iş aramaya gittiğimizde, “Ne iş yaparsın?” dendiğinde, “Ne iş olursa yaparım abi” demenin ötesinde, yapabileceklerinizi sıralayıp göz doldurduğunuzda, ihtiyacı olanlar kalifiye eleman olmuş bizi niçin almasınlar?

Önemli olan kendimizi bir yolculukta görüyor muyuz?

Evet biz bir yolculuktayız. Ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir yolculuktayız. Ayrıca, bu yolculuğun içinde bir de kendi iç yolculuğumuz da var. Elbette iş konusu da her şey gibi bir nasip meselesi fakat ben nasip olanın bana gelmesi için ne yaptığıma bakmalıyım. Ben daha iyi olabilmek için ne kadar çabaladım? Bilelim ki, “Daha iyi olmamanın mazereti yok”