21. yüzyılda Türkiye her alanda çağ atladı. Son 20 yılın ekonomik, sosyal verilerine yakından bakınca bunu görmek mümkün. Belki gençler bilmeyebilir ancak yaşı 40’ın üzerindekiler tabiri caizse milenyumdan önceki Türkiye’yi de yaşadıkları için bu gelişmenin farkında olan kuşaktır. Uluslararası düzeyde ise ‘Yeni Türkiye’nin farkına daha çok varılmasının nedenlerinden biri de Türk filmlerinin, dizilerinin dünyadaki başarılarıdır.

Türk dizilerinin dünyanın 150 ülkesinde seyirciyle buluşmuş, 500 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşmış, Türkiye’nin en önemli yumuşak gücü haline geldiğinin altını çizmekte fayda var. Dünyada gösterime giren yabancı dizlerin yüzde 25’i Türk yapımıdır. Amerika Birleşik Devletlerinden sonra en büyük pay sahibiyiz.

Türk dizilerinin ekseriyetinde, muhteva açısından sıkıntılar olduğu da göz ardı edilmemeli. Duygu sömürüsüne kaçmadan, kaliteli içerik üreterek, dünya piyasalarında daha fazla söz sahibi olunabilir. Nitekim bunun başarılı örnekleri de var; “Diriliş”, “Uyanış”, “Payitaht” gibi yapımlar çok büyük ses getirdi. Özellikle çok geniş olan gönül coğrafyamız da taht kurdular. Dünyanın her yerinde diziler nedeniyle tebrikler, iltifatlar alıyoruz. Bu durum sosyal, siyasal ve ekonomik ilişkilerimize de olumlu olarak yansıyor.

Dünyada herkesin Türklerle bir ortak kesişim noktaları var: Bu nedenle “Türkler olmadan dünya tarihi yazılamaz” deniyor. Özellikle TRT’nin hazırlamış olduğu sözünü ettiğimiz tarihi diziler bunun öncülüğünü yapıyor. Burada TRT Genel Müdürü İbrahim Eren ve ekibinin geniş ufkunun yansımalarını görüyoruz. TRT, yeni yapımları ile bize özgü bir dil ortaya çıkarmanın mücadelesini de veriyor. Bu yapımlardan biri de “Gönül Dağı”.

Gönül Dağı dizisi, Anadolu irfanını abartmadan, cinsellik ve şiddete başvurmadan, görsellikten taviz vermeden bir başarı hikâyesi olarak TRT1 ekranlarında Cumartesi akşamları seyirciyle buluşuyor. Her karakterin kişilik sahibi olduğu, herkesin tadında ve kararınca öne çıktığı yapımda, yitirmeye yüz tutmuş bize ait erdemlerin adeta yeniden keşfi gösteriliyor. TRT1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz bu dizi hakkında şiirlere de yer verdiği çok güzel bir yazı kaleme almış, bakın ne diyor:

“Şimdiki kuşak pek bilmez ama onların babalarının kahir ekseriyeti karlı dağların, isli lambaların, toprak damlı evlerin, güneş yanığı bozkırın çocuklarıdır. Ve bunlar sadece fiziki tanımlamalar değildir. Bu ülkenin, çok hızlı şehirleşmeden doğan üzeri kapatılmış derin gerçeğidir.

 O yüzden Gönül Dağı dizisi, uzun yıllardır sektörü domine eden projelerin dramatik yapılarının esiri olmadan, bu toprakların suyuyla yıkanmayı hazmederek ve samimiyeti dramanın önüne koyarak, üç kategoride de en yüksek izlenme oranlarına ulaştı.

Umarım Gönül Dağı, sadece dizi sektörüne örnek olmaz. Sırf yurtdışından ödül alabilmek için “Anadolu’yla hesaplaşmayı”, düşünce yoğun filmlerin mütemmim cüz’i gören sinemacılarımız da Anadolu’ya açılan bu pencereden bakma fırsatını kaçırmazlar.”

Bu başarılı yapımı gerçekleştirenleri ben de tebrik ediyorum. İyi ve güzel işler yapanlara selam olsun.