“Ben bütün bu sıkıntıları aşabilecek güçteyim.” Buna inanmak bizi rehavetin, ataletin ve tembelliğin önüne geçirecektir. Sürekli aktif halde olmak zorundayız. Zorluklarla baş etmenin en önemli önceliği inanmak, harekete geçmek ve sürekli üretim halinde olmaktır.

İnşirah suresi bu konuya ışık tutmakta, “her güçlükten sonra bir kolaylık olduğu” müjdesini vermektedir.

Bu bakış açısı ile insan; dünyaya, eşyaya ve hadiselere, karşılaşacağı her probleme olumlu bir psikolojik yatkınlık geliştirir.

Kur’an bize, insanın her zorluğu aşabileceği konusunu düşündürmekle birlikte zorlukların çözümü için yol göstermektedir. “Bir işi bitirip boş kalınca, hemen kalk başka bir iş ile meşgul ol, çalış” diyerek kurtuluş için tünelin sonuna ışık tutmakta insanın için de bir canlılık, coşku,şevk ve umut oluşturmaktadır.

Sürekli iyilik üretme telaşında olanların sıkılmaya vakitleri olmaz ki depresyon onların gündemini işgal etsin. Onların gündemi zaten Rableri tarafından iyilikler üretmek üzere doldurulmuştur.

Boş kalmak ruhta boşluk oluşturur. İç sıkıntısı, kaygı ve üzüntülerin ana kaynağı ruhta oluşan boşluklardır. Oluşmakta olan küçük boşluğu kapatmak kolay olabilir.

Boşluklar büyüdükçe kapatmak zorlaşır ve insanı yutacak dev boyutlara ulaşır.

Şeytanlar asla boş durmaz. İnsanın boşluk anlarını arar durur ve bulduğu gibi de hücum ederler. İnsan nefsini meşgul etmezse, nefsi insanı meşgul etmeye başlar. Peygamberimizin: “Rabbim beni bir an bile nefsimle baş başa bırakma!” Şeklindeki duası ne kadar manidardır!

Bilinçaltı, ruh denizimizin yüzeyi gibidir. Her zaman yakamozlar halinde göz kırpmaz, kimi zaman fırtınalar koparır, dev dalgalar halinde ruhumuzun sahillerini döver durur.

Onu meşgul edecek bir konu veya iş bulamadığımız için serkeşlik yaparak adeta intikam alır. Nefsimizi faydalı işlerle meşgul etmekten başka kurtuluşumuz yoktur. Doğa boşluğu kabul etmez. Çünkü doğada boşluk yoktur.

Boş duran ve boşluklar içinde yüzen fert ve toplumların, duran suyun yosunlaşması, işlemeyen demirin pas tutması gibi zamanla çürümesi kaçınılmazdır. Tarih bu anlamda, hamle/fetih ruhunu yitirmiş toplulukların yok olup gittiği çok örneğe şahittir.

Kuran’ı Kerim 4.Sure 95.Ayet: “İnananlardan -bir mazereti olmaksızın- yerinde çakılıp kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba göstererek mücadele edenler bir olmaz: Allah mallarıyla ve canlarıyla elinden gelen çabayı gösterenlere, yerinde çakılıp kalanlardan daha yüce bir mertebeye çıkarmıştır.”

Rehber kitabımız bize muhteşem bir mesaj fısıldıyor: “Her işin sonu başından daha hayırlıdır”. İyi niyet varsa er-geç başarı, güzellikler, mutluluklar,umut ve en sonunda iç huzur vardır.

Üzerimize düşenleri azim ve kararlılıkla yapacak, çalışacak ve emek harcayarak, elimizden gelenin en iyisini yaptıktan sonra Rabbimize tevekkül edeceğiz.

Kuran’ı Kerim 93.Sure 4-5. Ayet: “Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın.”