26 Şubat 1990 yılında lisans ve yüksek lisans için gittiğim Pakistan’dan tevafuktur yine aynı ay, aynı gün yani 26 Şubat 1997 tarihinde geri dönmek nasip oldu. O gün bir diplomat olma hayaliyle döndüğüm ülkemdeki siyasi atmosferi tanımlayacak kelime bulamıyorum. Cunta zihniyetine teslim olmuş genelkurmay, YÖK, işçi sendikaları, medya patronları, rektörler millet iradesini temsil eden tek kale olarak TBMM ve Refahyol Hükümeti üzerinde tarifi güç bir vesayet baskısı kurmuşlardı.

Koalisyonun Doğruyol kanadı adeta ishal olmuşçasına tehditlerle istifa ettiriliyordu. Rahmetli Necmeddin Erbakan, okyanusun ortasında kasırgaya tutulmuş hükümetini sağ salim karaya ulaştırma gayreti içindeydi.

İnançlı kesim üzerinde zulüm, üniversitelerden liselere, kamu kurumlarından özel sektöre ülkeyi şehir şehir, köy köy, sokak sokak apartman apartman kuşatmıştı. Fakültelerini birincilikle bitirmiş öğrenciler çıktıkları mezuniyet töreninde saldırıya uğruyor başları zorla açtırılmıyor! zorla açılıyordu. İmam Hatipli kız öğrenciler başlarını açmadıkları için polisler tarafından coplanıyordu okul önlerinde. Hiç bir akşam bülteni yoktu ki yediğimiz lokma gırtlağımızda düğümlenmesin, gözlerimizden yaş süzülmesin ekran başında.

26 Şubat 1997’de böyle bir atmosferde döndüm Türkiye’ye. 27 Şubat’ta diploma ve transkriptlerimin çevirisi yapıp, Kemal Gürüz’ün başkanlığındaki YÖK’e denklik başvurusunda bulundum. Ve bir gün sonra takvim 28 Şubat’ı gösterirken Türkiye 1000 yıl sürmesi planlanan bir zulüm girdabının içine sokuldu.

Ben başvuruncaya kadar en fazla 10 gün içinde sonuçlandırılan denklik başvuruları aylar sürmeye başladı. Süre uzayınca bir aksilik olduğu düşüncesiyle Gaziantep’ten Ankara’ya gidip denkliği YÖK’ten takip etme kararı aldım. Sokakta karşılaştığımız ve o yıllarda Refah Partisi Nizip İlçe Başkanlığını yapan Kuyumcu Ali ağabey Ankara’ya gideceğimi öğrenince, Gaziantep Milletvekilimiz Kahraman Emmioğlu’na uğrayabilirsen selamlarımızı söyle dedi. Otobüse binip Soğuk Ankara’dan daha soğuk YÖK’e varıp süreci sordum. Diploma ve transkriptlerimin Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne gönderildiğini ve Pakistan’da aldığım eğitimle ilgili görüş sorulduğunu söylediler. Süreç işliyor ama size tarih veremeyiz dediler.

YÖK’ten aldığım bu cevabın ardından yapacak bir şey olmayınca Kuyumcu Ali Ağabeyin selamını iletmek üzere Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu ile görüşmek üzere TBMM’ye gittim. O günlerde cep telefonu henüz icat olunmamıştı ve milletvekillerine erişim kolay değildi. İlk kez gittiğim TBMM’de Kahraman Bey’i makamında ziyaret ettim ve emanet selamı ilettim. Ismarladığı çayı yudumlarken benim ne işle meşgul olduğumu sordu. Karaçi Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler alanında lisans ve yüksek lisansımı tamamlayıp YÖK’e denklik başvurusunda bulunduğumu denkliği aldığımda iş arama sürecini başlatacağımı ifade edince hangi dilleri bildiğimi sordu. İngilizce, Arapça ve Urduca bildiğimi öğrenince tebessüm etti ve ben de tam senin gibi bir danışman arıyordum kendime, benimle çalışır mısın dedi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. TBMM’de danışmanlık teklifi almak hayal bile edemeyeceğim bir şeydi. Şeref ve onur duyarım dedim. Denklik çıkıncaya kadar özel danışmanım ol çıkınca da resmileştiririz dedi Kahraman Bey.

Ve ben üzerimdeki elbiseler dışında hiçbir şeyim olmadığı halde, Ankara’da Refah Partisi Gaziantep Milletvekili Kahraman Bey’in danışmanlığını yapmaya başladım TBMM’de. Günler geçiyor aylar geçiyor ama denkliğim bir türlü çıkmıyordu. 97 Haziran’ının ortasında bir ikindi vakti her gün aramaktan nerdeyse akraba olduğumuz YÖK Pakistan masasına bakan Safiye hanımı tekrar aradım. Safiye Hanım’ın sesi oldukça kötü ve titrekti. Ali Bey denkliğiniz lisans olarak çıktı ancak burada öyle şeyler oluyor ki size bundan bahsedemeyeceğim. Beni yarım saat sonra ararsanız size kesin neticeyi söylerim dedi. O yarım saat benim için asırlarca bir yelkenlide kürek çekmek, paryalık yapmak gibi geçmişti. Yarım saat sonra aradığımda Safiye hanımın titrek ve buğulu sesinden dökülen kelimeler ise hayatımı zindana çeviren 2 kelimeydi. “Denkliğiniz iptal”

Dünyam karardı bayılacak gibi oldum. Gözyaşlarımı tutamadım hıçkırıklara boğuldum. 7 yıllık tüm emeklerim bir anda kül savrulur gibi yok olup gitmişti. Oysa ben başvuruncaya kadar benimle aynı üniversitenin aynı bölümünden 1 yıl önce mezun olmuş arkadaşlarım denkliklerini almışlardı. Şimdi ben bozguna uğramış bir ordunun komutanı gibiydim. O an odaya Kahraman Bey girdi ve beni o halde görünce afalladı. Olan biteni anlatınca hiddetle Kemal Gürüz’ü aradı. Kemal Gürüz Kahraman Bey’e “biz bu cumhuriyeti kolay kurmadık” gibi korkunç bir cümle kullandı denkliğimle ilgili. Kahraman Bey “Biz de atalarımızın kurduğu bu cumhuriyeti size kolay teslim etmeyeceğiz” dedi ve telefonu kapattı. Aslında Cumhuriyet üzerinde halen devam eden bu kavga bir elit ve millet kavgasıdır.

YÖK’ün denkliğimi ret gerekçesi ise o zamanki YÖK Başkan Vekili İsmail Tosun tarafından şifahen yüzüme söylenmişti “Bünyesinde ilahiyat fakültesi bulunduran bir üniversiteden mezun olmak” ister inanın ister inanmayın.

Denkliğimi alıp TBMM’deki danışmanlığımı resmileştiremeyince 97 Haziranının ortasında gözyaşları içinde TBMM’den ayrılmak zorunda kaldım. İstanbul’a geçip Fiziksel Engelliler Vakfı’nda hizmet etmeye başladım. Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi GASAM’ı kurdum. AKPM’de bulundum. Taraf’ın ilk yıllarında, Yenişafak ve Star Gazetelerinde yorum ve analizler kaleme aldım. Pakistan İstanbul Başkonsolosluğu Fahri Danışmanlığını yaptım.

TBMM’den ayrılışımın üzerinden tam 14 yıl geçti. 14 yıl sonra gıyabımda gelişen görüşmeler neticesinde 12 Haziran 2011 seçimlerinde Gaziantep’ten AK Parti Gaziantep Milletvekili seçildim. 1997 Haziranının ortasında maruz kaldığım zulüm sonucunda ayrıldığım TBMM’ye 14 yıl sonra yine bir Haziranın ortasında milletvekili olarak dönmüştüm. Ancak beni Rabbime şükür secdesi ettiren mucize milletvekillerinin kullanacakları odaların kuraları çekildiğinde gerçekleşti. 1997 Haziranında gözyaşları içinde ayrıldığım Kahraman Emmioğlu’nun milletvekilliği benim de danışmanlık yaptığım odaya, yani B Blok, 1. Kat, 2. Banko 11 numaraya 14 yıl sonra milletvekili olarak dönmüştüm. Rabbime hamdolsun.

Unutmayın birilerinin sizin için kurmuş olduğu tuzak aslında sizin için aydınlık bir geleceğe doğru açılan kapıdır. Allahtan başka kimse kimseye kader yazamaz.

Ve eğer Allah adıyla bir zulme uğramış iseniz, biliniz ki Rabbinizin sizin için alacağı mutlak bir intikam vardır… Yeter ki mütevekkil olun ve sabırla bekleyin…
İşte benim hikayem