İnsan haddini aştı mı büyük ve iddialı konuşur.

Büyük konuşmamak lazım.

Büyük konuşanlar konuştukları şeyle imtihan edilir.

İsmet Özel'in ifadesiyle: "Allah insanı iddiasından vurur."

Tüm zalimlerin ortak özelliğidir, icra ettikleri zulmün ilelebet süreceğini düşünmesi, buna inanması ve uğurda gayret etmesi.

Oysa hangi zulüm ilelebet sürmüş; hangi zalim baki kalmış.

İnsan faniliğini/geçiciliğini/zayıflığını unuttuğunda kolay yoldan çıkabiliyor.

Şubat ayının son gününü bu millete zehir eden atanmışlar ve atanmışlara çanak tutanlar, bu etkinin bin yıl süreceğini iddia etmişlerdi; oysa on yıl dahi sürmedi.

Büyük konuşmuşlardı, iddialarından vuruldu.

O süreçte meşruiyetini milletin iradesine yaslamış harekete ve liderine yapmadıklarını bırakmadılar.

Sahi millete yaslanmayanlar gücünü ve meşruiyetini kimden alıyorlardı?!

Dönemin iktidar ortağı Tansu Hanım anlatıyor:

"Tehditler o boyutlara geldi ki, evlatlarım, ailem, her şey aşağı yukarı hedefteydi. Ben 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim de cebimde' diye bir sabah çıktığım zaman, onların sonucu olan günler de bu defaatle yaşanan şeylerin arasında."

Tansu Hanım Savunan Adam'a dair şahitliğini de şu cümlelerle dile getiriyor:

"Çok zarif birisiydi, çok kibar birisiydi. Gerçekten nazik bir kişiliği vardı ve millete hizmet etmeyi öncelikli bir hedef olarak almıştı. O uzlaşma arıyordu, kavgadan yana değildi. Hizmet iyi, ekonomi iyi gidiyor, millet memnundu."

Milletine hizmet etmekten gayrı amacı olmayan bu derece zarif insanın önünü ne adına kesmişlerdi?

Neydi kendisini milletin amiri değil, memuru olarak görenlerin önünü kesenlerin derdi?

Millete rağmenciler millet için çalışanlara nasıl oluyordu da ayar verebiliyordu?

Üstelik milleti ekonomik olarak da daha sefil, daha zor duruma düşürme adına.

Bunu da Tansu Hanım şöyle izah ediyor:

"Bu krizin ( 28 Şubat darbesi) maliyeti 291 milyar dolar. Gençlerimiz buradan darbelerin maliyetlerinin ne olduğunu anlasınlar."

Milletin iradesine darbe yapanlar bu iradeyi kıramadı/kıramayacak.

Bu millet kendilerine rağmencilerin yaptıklarını asla unutmadı/unutmayacak/unutturmayacak.

Bu millet, Şubat ayının son gününe kara leke çalanları, o günü acı bir gün olarak bırakanları, zulmün baki kalacağını zannedenleri,  değerlerine saldıranları, evlatlarına zulmedenleri, kendisine hizmet edenlerin önünü kesenleri hayırla anmazken ve unutulmaya terk etmişken, öncülerini/önden gidenlerini hayır ve dualarla yad etmeye devam ediyor/edecek.

Ve bu topraklarda, bu toprakların ruhu ile yolları kesişmeyenlere, bu ruhu bu topraklarda yok etmeye çalışanlara son sözümüz, Akif’ce olsun:

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal.