Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiğini varsayın. Geri kalan tüm düğmelerin doğru iliklendiği düşünülse bile aslında süreçte bir tek bile doğru olmayacaktır. Bu gerçekliğin aynısını Batı iktisadına yorabilirsiniz. René Descartes ile gelişen Kartezyen Düalizm anlayışı ile bu önermeye bir nevi müdahale olarak Jullien Offray La Mettrie tarafından ortaya atılan yaklaşımlar gömleğin yanlış iliklenen ilk düğmesi ile ikinci düğmesini anlatır.

La Mettrie, Descartes’in kartezyen yaklaşımında belirttiğinin aksine “ruh” yerine“insan bedenine” önem atfetmiş, düşüncenin bedenin bir parçası olan beyinde üretilmesinden dolayı, ruhun bedenden ayrılamayacağını önermiştir. Tam olarak bu noktaya kadar değindiklerim idealist ve karşıtı olan materyalist felsefe kuramının konusudur. Ancak bu gerçeklik felsefi aktörlerin, iktisat kuramının temelleri üzerindeki etkisinin varlığını ortadan kaldırmaz.

La Mettrie, Man As Machine (Makine Olarak İnsan) adlı eserinde “insana” yani “insan bedenine” bir makine olarak yaklaşmak gerektiğini irdelemiştir. Bu düşüncenin izdüşümü olarak, kapitalist iktisat kuramı üretim, harcama ve gelir olarak üç başlık altında tasniflendiği zaman süreçte rol alan “insan-emek” aktörü, rutin ve tekdüze hareketleri işleyen üretim aletlerini tarif eden “makineler” ile bir tutularak mekanik bir unsur olarak kabul edilmektedir. Burası da gömleğin üçüncü yanlış iliklenen düğmesidir. Zira gömleğin dördüncü düğmesini doğru iliklediğini iddia edenler de farklı değildir.

Marksist kurama yaptığı katkılarla tanınan Herbert Marcuse bu durumu "Tek Boyutlu İnsan" kavramı ile açıklamaya çalışmıştır. Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından ortaya tarihsel materyalizm anlayışının ekseninde Marksist iktisat kuramında üretim biçiminin en önemli parçasından birisi “üretim güçleri” olarak tarif edilir. Bu bağlamda toplumun dinamik gücünü yansıtan üretim güçlerinin sürekli bir değişim içerisinde olduğundan bahsedilir.

Ancak Marx, işçilerin iktidara başkaldırarak sınıfsız bir toplumu teşkil edecek devrim gerçekleştireceğini iddia ederek ideolojik bir yaklaşımdan öteye gidememiştir. Geçmişin komünist ülkelerinde sınıfsız bir toplum görülmemiş, burjuvazinin yerini burjuvalaşmış bürokrasi almış, emek sömürüsü ve işçi sınıfı ortadan kalkmamıştır. Kapitalist iktisadi sistem de 19. yüzyılda yaşanan büyük işçi sefaletini de çeşitli uluslararası tedbirlerle önlemiştir.  Burası da gömleğin dördüncü yanlış iliklenen düğmesidir.

İslâm iktisadında insan yeryüzünde yaratılmışların en şereflisi olarak ele alınmakta, müteşebbis istihdam ettiği emeğe karşı sorumlu tutulmakta, aralarındaki münasebetler İslam prensipleri ile çevrelenmektedir. Batı iktisadında müteşebbisin, emek üzerinde kurduğu maddi tahakküm, emeğe grev/pazarlık gibi maddi üstünlükler tahsis edilerek dengelenmeye çalışılmaktadır. Maddi iradeyi maddi tahakküm ile çözmeye çalışmak açmazdır. İslâm iktisadı müteşebbisin maddi kudretini manevi üstünlük ile dengelemeye çalışmaktadır. Nihayetinde burası gömleğin ezelden ebede doğru iliklenen ilk düğmesidir.