Her insanın hayalidir iyi bir işte çalışmak. Yaratılış gereği insan, neslini devam ettirmeyi, insan onuruna yaraşır bir hayat standardı oluşturmayı hayal eder.

Bilindiği üzere çalışanlar kamu sektöründe ve özel sektörde istihdam edilmektedir. Özel sektörde faaliyet gösteren kurumsal firmaların sayısı çok az durumda maalesef. Çalışanlar daha çok asgari ücret bandında hayatlarını devam ettirmenin mücadelesini vermekteler.

Kamu sektörü çalışanları arasında çok farklı statü farklılıkları oluşmuş durumda. Son yıllarda kadrolu istihdam yerine sözleşmeli istihdam modeline geçilmiş durumdadır. Kamu otoritesi hizmet üretmekte zorlandığı bölgelere ve alanlara sözleşmeli ve zorunlu süreli çalışma yöntemiyle çözümler aramaktadır

Sözleşmeli çalışma modeliyle ilgili çeşitli raporlar yayınlanmakta. Geçtiğimiz günlerde Memur Sen, konuyla ilgili bir rapor yayınladı. Memur Sen raporuna göre 2021 Mart ayı itibarı ile kamuda 39 farklı statüde sözleşmeli eleman çalıştırılıyor ve bu çalışanlar arasında 20 civarında özlük farklılıkları bulunmaktadır. Yani her Bakanlığın hatta her Genel Müdürlüğün nevi şahsına münhasır sözleşmeli çalışma kıstasları bulunmaktadır

SÖZLEŞMELİ MODELE NEDEN İTİRAZ EDİLİYOR?

Sözleşmeli çalışma modelinin en problem noktası iş güvencesi hususudur. Yani sözleşmeli kamu çalışanları belediyelerde hatta diğer kamu kurumlarında sözleşme süreleri bitince yenilenmeyen sözleşmeler sonucunda işlerini kaybedebiliyorlar.

Görevde yükselme, unvan değişikliği, kademe ilerlemesi, yer değişikliği, kurumlar arası geçiş gibi hususlarda sözleşmeli kamu çalışanları çok farklı uygulamalara tabi tutulmaktadır. Yani 39 farklı sözleşmeli çalıştırma yöntemi arasında sıkışan sözleşmeli çalışanlar, bir kurumda birçok haklara sahip olurken başka bir kamu kurumda çalışan sözleşmeli çalışan, birçok haktan mahrum kalmaktadır. Yani devlet nizamı farklı kurumlarda farklı işlemekte ve adalet, hakkaniyet duyguları zedelenmektedir.

Özellikle sözleşmeli modelin zorunlu süreyle birlikte işletilmesi ailelerin parçalanmasına, çocukların anne ve baba sevgisinden mahrum büyümelerine sebebiyet vermektedir. Öğretmenlerde zorunlu çalışma yükümlülüğün 3+1 yani dört yıl olduğu düşünülürse bu sürede ve süreçte yaşanan kırılmalar mutsuz dolayısı ile verimsiz bir çalışan modelini de ortaya çıkarmaktadır.

Üniversitelerdeki sözleşmeli çalışanların rektörlerin onayı olmadan başka bir üniversiteye tayin olamaması, bir şehirde yaşamaya mecbur kılınması, farklı bakanlıklarda çalışan sözleşmeli eşlerin bir şekilde bir araya gelememeleri, maaş ve çeşitli yan ödemeler bakımından çok farklı uygulamaların yürürlükte olması kamuda sözleşmeli istihdam modelinin zayıf ve eleştirilen yanlarıdır.

KAMUDA SÖZLEŞMELİ MODEL YERİNE ÖNERİLER

Öncelikle devlet, yani kamu otoritesi, yani devlet baba çalışanları arasında kadrolu–sözleşmeli ayrımına gitmemelidir. İstihdam zorluğu çekilen bölgelerde teşvik yöntemleri devreye konulmalıdır. Fenerbahçe orduevinde çalışan bir askeri personel ile Hakkâri’de terörle mücadele eden bir askeri personel arasında nasıl önemli özlük farkları varsa aynı teşvik uygulamaları tüm kamu çalışanları için devreye sokulmalıdır.

Sözleşmelilik uygulaması illa uygulanacaksa tüm kurumları bağlayacak ortak hukuki zeminler oluşturulmalı kırka yakın model birkaç modele indirilmelidir. Liyakat, vergi dilimi, yer değişikliği, görevde yükselme gibi noktalarda daha insani ve gönülleri yaralamayacak orta yol bulunmalıdır.