Uluslar egemenlikleri sayesinde devletleşir ve vücut bulurlar. Bağımsız devletler kendi içişlerine başka bir devletin müdahale etmesini asla istemezler. Buna rağmen siyasi ve ekonomik olarak nispeten zayıf devletler büyük güçler tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanılabilir. Günümüzde başka bir ülkeye müdahale etme yöntemi “vekâlet savaşları” olarak kurgulanmıştır. Böylelikle büyük güçler olası istenmeyen sonuçlara yönelik riskleri de asgari düzeyde tutarlar. Bir ülke içerisinde vuku bulan çatışmayı arka planda aslında başka devletlerin sürdürüyor oldukları gerçeği son yıllarda önemli bir dış politika aracı haline gelmiştir. Güç mücadelesinin yaşandığı Venezuela bu çatışmaların yaşandığı ülkelerden sadece birisidir. Venezuela’yı önemli kılan unsur ise başta petrol olmak üzere doğal kaynakları ve jeostratejik konumudur.

2020 yılı sonunda Venezuela’da yapılan seçimlerde Maduro tekrardan devlet başkanı seçildi. Muhalefetin boykot çağrıları seçime katılımın yüzde 31’lerde kalmasına neden oldu. Bu aynı zamanda Maduro’nun meşruiyetinin uluslararası arenada sorgulanması anlamına geldi. Daha sonraki ulusal meclis seçimlerini de muhalefet lideri Guaidó kaybetti. Dolayısıyla ipler tamamen Maduro’nun eline geçti. Guaidó, ABD ve Almanya’nın da dahil olduğu birçok ülke tarafından Venezuela'nın geçici devlet başkanı olarak tanınıyordu, fakat meclis başkanlığını da kaybetmesiyle gücü pek kalmadı.

Küresel mücadele genişliyor

Maduro’nun devlet başkanı seçilmesine karşı olan Amerika onu baskıcı ve anti-demokrat görüyor. Bu durum Venezuela’nın geniş çaplı yaptırımlarla mücadele etmesini ve ekonomik bir savaşı sürdürmesini zorunlu kıldı. Suudi Arabistan gibi petrol gelirlerini Amerika ile paylaşmak istemeyen bolivarcı lider Maduro, ekonomik krizler, hiper enflasyon ve siyasi sorunlarla istikrarsızlığa mahkûm edildi. Venezuela’daki yolsuzluk ve anti-demokratik uygulamalara yönelik iddiaların araştırılması ile bir ülkenin egemenlik hakkına mütecaviz muamele arasındaki ayrımın vurgulanması gerekiyor. Chavez’in de takipçisi olduğunu söyleyen Maduro’nun Rusya ve Çin tarafında olması Amerika’yı her geçen gün daha fazla rahatsız ediyor. İdeolojik olarak da Amerika’dan ayrışan Venezuela yönetimi İran ve Türkiye ile de yakın ilişkiler içerisine giriyor. Tam da bu sebeplerden Venezuela merceğinde bir bloklaşma ortaya çıkıyor. Biden’ın başkan seçilmesini tebrik eden Maduro olumlu mesajlar verse de Trump’ın politikasını sürdürmede Amerikan yönetimi ısrarcı görünüyor.

Kim kimi çevreliyor?

Bugün Amerika’nın Ukrayna ve Tayvan’daki askeri ve politik faaliyetlerine Rusya ve Çin, Venezuela’da cevap vermektedir. Küresel ve bölgesel güçlerin çevreleme politikaları 21. yüzyılda yerkürenin birçok noktasında artarak devam etmektedir. Büyük devletler nüfuz mücadelesinde muhtemel çatışmaları kendi coğrafyalarından uzakta tutmak isterler, fakat Venezuela’da bu durum Amerika açısından sağlanamamıştır. ABD’nin hinterlandında suların durulmaması Amerikalıları kaygılandırmaya devam etmektedir.