Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, geçenlerde Kahire’ye oldukça tartışmalı bir ziyaret gerçekleştirdi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yle bir araya geldi.

Arap Baharı’nın kıvılcımını yakan Tunus, her şeye rağmen devrimin kazanımlarını belli ölçüde korumayı başardı.

Kays Said de devrim yanlılarının ve Raşid el-Gannuşi liderliğindeki en-Nahda Hareketi’nin oylarını alarak seçildi.

Mısır’da ise Arap Baharı karşıtları halkın oylarıyla seçilmiş meşru cumhurbaşkanını askeri darbeyle devirerek vesayet sistemini güçlendirdi.

Kısacası Kays Said’in Kahire’yi ziyaretinin normalde “Arap Baharı’nı temsil eden bir ismin Arap Baharı’nın bir numaralı düşmanını ziyareti”  olarak okunması gerekiyor.

Fakat ortada anormal bir durum var.

Çünkü “Tunus Cumhurbaşkanı Arap Baharı’nı ne kadar temsil ediyor?” sorusu gündemde.

Birçok kişi Kays Said’in sadece seçilene kadar devrimden yanaymış gibi göründüğü ve Tunus halkını kandırdığı görüşünde.

Seçimlerden bu yana yaşanan gelişmeler de bu görüşü güçlendiriyor.

Tunus Cumhurbaşkanı, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada, Hedasi (en-Nahda) Barajı konusunda Kahire’nin yanında olduklarını söyledi ve “Mısır'ın su güvenliğine dokunulması kabul edilemez” dedi.

Arap ülkeleri arası dayanışma sayılabilecek bu açıklama anlaşılabilir.

İkili ilişkiler ve bölgesel meselelerde Abdülfettah es-Sisi’yle “fikir birliği” içinde olduğunu söylemesi ise kesinlikle Arap Baharı ve demokrasi yanlısı bir tavır değil.

Daha da dikkat çekici olanı, Kays Said’in Kahire’den döndükten sonra yaptığı açıklamalar ve kullanmaya başladığı dil.

Ramazan arifesinde başketteki ez-Zeytune Camii’nden halka hitap eden Tunus Cumhurbaşkanı, Tunusluların “İslamcı değil Müslüman” olduklarını söyledi.

“Allah Müslümanlara ve mü’minlere seslendi, İslamcılara değil. İbrahim peygamber Müslümandı, İslamcı değil” diyen Kays Said, bazı siyasi güçlerin Ramazan ayını istismar ettiğini öne sürdü.

Tunus Cumhurbaşkanı’nın Abdülfettah es-Sisi’yle görüştükten sonra yaptığı bu açıklamada hedef aldığı ve Ramazan’ı siyasi çıkarlar elde etmek için istismar etmekle suçladığı “İslamcılar”, oylarıyla kendisini o koltuğa oturtan en-Nahda Hareketi seçmeni.

Mısır dönüşü yaptığı açıklamalarda kullandığı bu dil, Kays Said’in hızla Arap Baharı ve demokrasi karşıtı Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır eksenine kaydığının göstergesi olarak yorumlandı.

“İbrahim peygamber” vurgusu ise BAE’nin öncülüğünü yaptığı “İbrahimilik” adı altında semavi üç dini birleştirme projesini akla getirdi.

Tunus’u başkanlık sistemi varmış gibi yönetmek isteyen Kays Said, hükümetle ve parlamentoyla kavgalı.

Siyasi partilerle arası iyi değil ve bağımsız aday olarak ikinci turda yüzde 72’nin üzerinde bir oy oranıyla seçilmesine rağmen arkasında halk desteği yok.

Gerçek tabanı ilk turda aldığı yüzde 18,40 civarında.

Cumhurbaşkanı seçilmesini ikinci turdaki rakibinin yolsuzlukla suçlanan devrik rejim yanlısı işadamı Nebil el-Karvi olmasına borçlu.

Görünüşe göre, ülke içinde verdiği güç mücadelesinde bu eksikliğini gidermek için Arap Baharı karşıtı ülkelerden destek devşirmeye çalışıyor.

Arap coğrafyasında diktatörlere karşı özgürlük mücadelesini başlatan Tunus halkına yazık oluyor.