Hem o futbolcular hem oruçları hem iftarları hem iftar edişleri hepsi güzeldi. Ya da belki de Ramazan güzel diye güzelleştiriyordur bizleri…

Her Ramazan geldiğinde garip bir hal oluyor insanın içinde. Sanki her şey yavaşlıyor, azalıyor, sakinleşiyor, insan dünyadan uzaklaşıyor gibi. Tarifsiz bir hafifleme hali. Pek çok şeyden istemeden bile olsa uzaklaşmak… Yapabileceğin onca şeyi yapmamak, kendi kendine sınırlar koyabilmek. Garip ama sanırım Ramazan insanı kendine daha çok yakınlaştırıyor. Gerçek ve saf insan haline yani.

Geçen senenin Ramazan’ında bir video izlemiştim ve şöyle yazmıştım:

“Herkesin günahı kendine. Kim ne günah işliyor, nasıl yaşıyor ya da nasıl yaşamıyor beni çok da ilgilendirmiyor. Kendi günahlarımı dahi anlamaya, anlatmaya ve hatta kendime itiraf etmeye bile gücüm yetmezken başkalarının günahlarını da yüklenip de taşıyacak o gönül yok bende. İsteyen orucunu tutar ve istemeyen tutmaz yani. O kendi ile Rabbi arasındaki mesele. Ama ben bir başka tarafına takılıyorum yine meselenin. Tutmayanların tutanlara nezaketen de olsa saygı göstermesi gerekmiyor mu be kardeşim? Hiç değilse dalga geçer gibi, göze sokar gibi yapmasalar bu nezaketsizliği diyorum kendi kendime ama olmuyor. Bilerek, isteyerek yapıyorlar, başka izahı yok. Hem de bunlar boş zamanlarında nezaket, insanlık, saygı falan nutukları atan adamlar. Neyse…

Geçenlerde bir video izledim. Sen de izlemişsindir. Konya’da iki kardeş… Bir alışveriş merkezinde. Büyüğü belki yedi sekiz küçüğü de dört beş yaşlarında. Yüzlerini duvara doğru dönmüşler ve ellerindeki dondurmaları gizli saklı yiyorlar. Biri, muhtemel ki büyük olanı diğerine diyor ki “Gel şu tarafta yiyelim, orada büyükler var. Onlar oruç tutuyor, görmesinler” ve yüzlerini duvara dönerek dondurmalarını gizli saklı yiyorlar.

Çocuklardan öğrenecek çok şeyimiz var. Hem de çok fazla.”

Bu sene de benzer bir video gördük, izlemişsinizdir muhakkak. Bir futbol maçında maç kısa süreliğine durunca bazı futbolcular saha kenarına geliyorlar ve diz kırıp da bir şeyler yiyorlar. Sonra kamera kaleciye dönüyor ve kaleci de aynı şekilde kalenin kenarında duran suyu içiyor. Aslında olay şu; futbolcular oruçlu ve maçın durduğu an tam da akşam ezanının okunduğu zamana yani iftara denk geliyor ve futbolcular da saha kenarında kimi suyla kimi hurmayla kimi muzla iftarlarını ediyorlar ama bence bir ayrıntı hatta çok önemli bir ayrıntı var; dizlerinin üzerinde oturuyor her biri.

Çok uzun zamandır bundan daha güzel bir video görmedim. Hem o futbolcular hem oruçları hem iftarları hem iftar edişleri hepsi güzeldi. Ya da belki de Ramazan güzel diye güzelleştiriyordur bizleri…