Ashab-ı Kiram, Peygamber Efendimiz’in (sav) İstanbul’un fethiyle ilgili hadis-i şerifindeki övgüye mazhar olabilmek adına İstanbul kuşatmalarına katılmış ve şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bugün sizlerle Efendimiz’in (sav), fethini müjdelediği kutlu şehir ‘İstanbul’un Yıldızları’nı ziyaret etmeye devam ediyoruz.

Kıymetli dostlar; İki Cihan Serveri Efendimiz ’in (sav) İstanbul’un fethini müjdeleyen hadis-i şerifinden sonra birçok Müslüman kumandan ve askerleri Efendimiz’in övgüsüne mazhar olabilmek için 1453 yılında Cennet Mekân Fatih sultan Mehmet Han Hazretleri’nin İstanbul’u fethine kadar defalarca İstanbul’u kuşatmışlardır. Bu kuşatmalar esnasında Efendimiz’in “Ashabım yıldızlar gibidir…” diyerek övgüyle bahsettiği sahabelerden, tabiinden, tabeut tabiun’den birçok mübarek kişi İstanbul’a gelmiş kimisi de İstanbul surları önünde tıpkı Ebu Eyyûb el-Ensarî gibi şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bugün sizlerle İstanbul’a uğrayan ya da, Peygamber Efendimiz’in (sav) övgüsüne mazhar olabilmek için şehitlik mertebesine ulaşan mübarek zatların hatırasını bu topraklarda yaşatmak adına inşa edilen kabir ve makam kabirleri ziyaret etmeye devam edeceğiz.

Yeraltı Camii

Dostlar bugün ilk durağımız Karaköy. Kubbeleri ve minareleri ile dikkat çeken onca cami arasında kubbesi olmamasına, minaresi de sonradan yapılmasına rağmen özellikle mübarek gün ve gecelerde oldukça fazla ziyaretçisi alan Karaköy de bulunan Yeraltı Camii’ni namı diğer Kurşunlu Mahzen ya da Osmanlı kayıtlarındaki ismi ile Mahzen-i Sultani’yi ziyaret edeceğiz.

Buranın yapımı tam olarak bilinmese de 570'li yıllarda Doğu Roma İmparatorluğu’nun gemilerin Haliç'e girişini engellemek için Galata-Sirkeci arasına çektiği zincirin bir ucunun bağlandığı Kastellion Kulesi'nin mahzeni olarak biliniyor. İstanbul'un fethi sırasında da Haliç'i kapatan zincirlerin bu mahzene bağlandığı rivayet edilir. Fetih'ten sonra da Sultan-ı Mahzen olarak anılmaya başlanmış, cephane deposu, su sarnıcı olarak kullanılmış, 1752-56 yıllarında Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür.

Burası İstanbul’da Eyüp Sultan Hazretleri’nden sonra en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Sahabeden Amr bin el-Âs, Vehb B. Huşeyre ve Tebeu’t-tâbiîn'den Süfyân B. Uyeyne’nin makam kabirleri de buradadır.

Süfyan Bin Uyeyne (ra)

Mesleme Bin Abdülmelik komutasındaki İslam ordusu (700'lü yıllar) İstanbul'u kuşatmak için birçok sahabe ve tabiinle (sahabeyi gören Müslüman) beraber İstanbul'a geldi. Ordu, Galata çevresinde konuşlandı ama zor günler onları bekliyordu. Büyük çatışmalardan sonra Bizans'a esir düşen Müslümanlar ağır işkencelere maruz kalıyordu. Söylenen o ki tabiinden olan Süfyân bin Uyeyne kuşatma sonlanıp ordu geri çekilirken Bizans'a esir düşmüş, Kastellion Kulesi'nin zindanına hapsedilmiş ve burada günlerce susuz bırakılmıştır. Dua edince de yerden su çıkmış suyu içtikten sonra da zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olmuştur. Mahzene gömülüp kabrin bulunduğu kapı kurşunlanarak kapatılmış ve o günden beri de burası Kurşunlu Mahzen olarak anıla gelmiştir.

1750'lerde Üsküdar'da insanlar mahzenle ilgili mübarek kişilerin burada gömülü olduğuna dair rüyalar görmeye başlayınca kabir tespiti konusunda zamanın padişahı I. Mahmut’un kapısı çalınmış, O da rüyaları tabir ettirip araştırma yaptırmış. Kabir bulununca sultan artık buranın cami yapılmasını emretmiştir.

Bu rivayete ek olarak 4 yaşında Kur’an-ı Kerimi ezberleyip 7 yaşında öğrendiği hadis-i şerifleri yazmaya başlayan Süfyân b. Uyeyne’nin klasik kaynaklarda da miladi 814 yılında Mekke’de vefat edip Hacûn bölgesine defnedildiği ifade edilmektedir. Bu durumda camideki türbenin makam türbesi olduğu da söylenmektedir.

Vehb Bin Huşeyre (ra)

İstanbul'da sahabe niyetiyle ziyaret edilen yirmi dokuz mezar veya makam biliniyor. Biz bunlardan iki tanesinin kesin kabir olduğunu biliyoruz. 7'si Eyüp Sultan sınırları içinde, 19'u sur içinde, 3'ü de şuan bulunduğumuz yerde Karaköy'de Yeraltı camiinde bulunuyor.

Âlemlere rahmet Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur" hadisinin güzelliğine erişmek için Eyüp Sultan Hazretleri ile birlikte buralara gelen ve burada şehit düşen 27 sahabeden biri de Vehb Bin Huşeyre hazretleridir. Hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur.

Rivayete göre ; Vehb İbn-i Huşeyre hazretleri, tabiinden Süfyan b. Üyeyne hz ile birlikte şehid düştükeri bu yerde defnedilip kapı kilitleri de eritilirmiş kurşunla kapatılmıştır.

1752 senesinde Şam’dan İstanbul’a ziyarete gelen Şeyh Murad Efendizade, Şeyh Mehmed Efendi, Galata’ya gelip, daha önce babasının keşfen tespit etmiş olduğu mekânın faziletini saltanat makamına bildirmiştir. Bu işaret üzerine Köse lakabıyla tanınan Sadrazam Mustafa Bahir Paşa 1752-1756 yılları arasında bu mekânı elden geçirerek kısa zaman içinde namaz kılınacak hale getirmiştir ve bir de vakfiye düzenlemiştir.

Amr Bin As (ra)

Amr Bin As Müslüman olmadan önce Habeşistan'a hicret eden Müslümanların iadesini Habeş kralı Necaşi'den isteyen kişidir. Aynı zamanda Müslüman olmadan önce İslam orduları ile birkaç kez savaşmıştır.

Mekke'nin fethedilmeden önce 629 yılında İslamiyet’i kabul ederek Müslüman oldu Müslüman olduktan sonra İslam’ın ilk zamanlarında en önemli komutanlardan biri oldu. Efendimiz’in (sav) vefatının ardından Hz. Ebubekir döneminde Güneydoğu Filistin'i, Hz. Ömer zamanında da Filistin'in tamamını feth etmiştir.

Kısa sürede İskenderiye’yi teslim alarak Mısır topraklarına hâkim olan Amr Bin As, Müslümanlar arsında Mısır Fatihi olarak bilinmektedir. Amr Bin As Hazretleri. İslam tarihinde cesareti ile nam salmış ömrü fetihler ve gaza meydanlarında geçmiş dirayetli bir kumandan ve devlet adamı olarak bilinmektedir.

Kahire’de Afrika kıtasında ilk cami olan Amr Bin El-Âs Camii'ni o inşa ettirmiştir. Kendisinden 700 kadar hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bir rivayete göre doksan, bir rivayete göre hicretin altmış beşinci yılı yetmiş iki yaşında Mısır’da vefat etmiştir. Bugün Mısır’da camisi ve türbesi vardır. Kabri şerifi Mısır’dadır. Yeraltı Camii’nde bulunan mekânı ise Amr Bin As Hazretleri’nin makamıdır.

İmam-ı Rabbani Hazretleri; Ashab-ı Kiramı sevmek, onlara bağlı olmak, hayat tarzlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek, Allah-u Teâlâ’nın en büyük nimetidir. Hadis-i şerifte, “Kişi sevdiği ile beraberdir.” buyurulduğundan onları sevenler, onlar iledir buyurmuştur. İşte bu sebeple ayetler ve hadislerle övülen bu peygamber dostları ile dost olmak onları devamlı hatırlamak için bu makam kabirler yapılmış olsa gerek diye düşünüyorum.

Ali Tabli (ra)

Mimar Sinan’ın çıraklık eserim dediği Şehzadebaşı Camii’ni birçoğumuz ziyaret etmişizdir. Bahçede yer alan etrafı demir parmaklıklarla çevrili çınar ağacı da belki dikkatinizi çekmiştir. Şimdilerde kaldırılmış olsa da önceleri bu parmaklıklar üzerinde “Sahabeden Ali Tabli (ra)” yazmaktaydı.

Burası Sahabe-i kiramdan olduğu ve savaş esnasında askerlerin moral ve motivasyonunu yükseltmek için tabl yani davul çaldığı rivayet edilen Ali Tabli radıyallahu anh’ın makamı olarak rivayet edilen yerdir.

Ali Tabli radıyallahu anh’ın Sahabe-i Kiramdan olduğu rivayet edilir. Eyyüp Sultan (ra) Hazretleri ile beraber gelen orduda askerleri gayrete getirmek için tabl çalarken şehit düşen sahabetlerdendir denmektedir. Tabli İsmi de zannediyoruz buradan geliyor. Makam Kabr-i şerifi Şehzadebaşı Camii avlusunda sol tarafta büyük bir çınarın gölgesindedir.