Ukrayna’nın iç meselesi gibi görünen bir çatışmanın küresel ölçekte karşılık bulması bölgenin jeopolitik bir kavşakta yer almasından kaynaklanır. Bu sonuç, Batı’nın Rusya’yı “parya devlet” tanımlamasıyla anlam kazanır. Yakın geçmişteki Rusya’nın işgal faaliyetleri uluslararası toplumun yoğun tepkisini çekmiştir. Fakat ekseriyetle Batılı devletler gerek kendi kamuoylarının baskıları gerekse de stratejik çıkarları gereği Rusya ile bu sebepten sıcak savaşa girmek istemezler. Bugünün dünyasında böylesine konvansiyonel bir mücadelenin hiç kimse için fayda getirmeyeceği düşünülmekte ve rasyonel görülmemektedir. Bu durum elbette Rusya’yı daha da cüretkâr davranışlara sevk eder. Gürcistan, Kırım ve Donbas bunun en bariz örnekleridir. Batı Bloku’nun Rusya’ya sıcak müdahaledeki isteksizliği bazılarına göre iradesizlik olarak görülebilir, oysa burada Ruslar’a hangi kulvarda had bildirileceği meselesi başat rol oynar.  

Biden’ın ABD’de başkan seçilmesiyle birlikte uluslararası arenadaki Rusya algısı keskin bir şekilde değişim geçirmiştir. Son yıllardaki Rusya üzerindeki birikmiş enerji yeni ABD başkanıyla küresel düzlemde açığa çıkmıştır. Görünen o ki İran ve Kuzey Kore’nin yerini bugün belirgin şekilde Rusya almıştır. İran-Suudi Arabistan arası ilişkilerin yumuşaması bu strateji değişikliğinin sinyalleri olarak okunabilir. Soğuk Savaş dönemindeki gücünden uzak Rusya’nın Batı Bloku nezdinde bugün haddini fazlasıyla aştığı düşünülür. Hülasa Batı Bloku Rusya’yı, uluslararası toplumdan izole edilmesi gereken bir “ parya devlet” olarak görmeye başlamıştır.  

Rusya’nın 2016’daki Amerikan başkanlık seçimlerine müdahale ettiğine dair iddialar bugün neredeyse doğrulanmıştır. Amerikan müesses nizamı Biden’ın başkan seçilmesiyle birlikte bu müdahalelerden rahatsızlığını en yüksek düzeyde “Ruslar’a bedel ödeteceğiz” açıklamalarıyla deklare etmiştir. Bunu uluslararası yaptırım açıklamaları takip etti. Ayrıca son dönemde kendi sınırları içerisinde siber saldırılar yaşayan Hollanda, İtalya, İsveç, Norveç ve Avustralya gibi ülkeler de Rusları suçlayarak rahatsızlıklarını dile getirdi. Hatta bu ülkelerden bazıları Rus diplomatları da sınır dışı etmişlerdir. İsviçre’deki Dünya Anti-Doping Ajansı’na yapılan siber saldırılar da aynı şekilde Rusya’yı işaret ettiğinden büyük rahatsızlıklara neden olmuştur. Yine İngiltere, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne karşı faaliyetlerinden, ABD ise uluslararası dopingle mücadele organizasyonlarına komplo kurma iddialarından Rusya’yı suçlamıştır. 

ABD hegemonyası dış politika uygulamalarında Çin’e karşı yenişememe durumunu bugün ağırlıklı ve öncelikli olarak Rusya’ya kaydırmıştır. Bu doğrultuda destek beklediği Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri ise enerji temininde Rusya’ya bağımlıdırlar. Bu durum Rusların elini güçlendirdiği gibi ABD etkisiyle girişilen küresel stratejinin hayata geçirilmesini de zorlaştırıyor. Özellikle doğalgaz ve kömür ithalatında Rusya’ya olan bağımlılık Norveç ve Hollanda tarafından yeteri kadar ikame edilemediği gibi kaya gazı ithalatı da devreye sokulamıyor. Bu zorunlu ticari birlikteliğe rağmen son yıllardaki Rusya’nın faaliyetleri ABD ve Batı dünyasını ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Rusya’nın emperyal hedefleri bölge ülkelerinde de fazlasıyla rahatsızlık oluşturmaktadır. Bu ülkelerdeki yansımaları da önümüzdeki hafta yazacağım.