Kudüs; İslam dünyasının kalbi ve Filistin Devleti'nin başkentidir. Filistin işgal altındaysa, hepimiz esiriz demektir.

Kudüs’te Ramazan bir başkadır.

Sokaklar lambalarla rengarenk süslenir. Toplu iftarlar yapılır, teravihler kılınır. İşgalcilerden kurtulmak için omuz omuza Mescid-i Aksa’da dualar edilir.

Filistinlilere imani bir neşe gelir ve birlik-beraberlik duyguları güçlenir.

Ramazan’da ‘umut’ yeniden yeşerir.

Ve İsrail, elbette bunun farkında.

Ve her sene bu toplumsal psikolojinin önüne geçmek için adeta çileden çıkıyor.

Şeytanların bağlandığı bir ayda, Siyonist İsrail köpekleri daha da cüretkar oluyor.

*

Bu Ramazan’da da İsrail’in artan zulmünü konuşmasaydık, bir gariplik hissedecektim.

Ve nihayet her sene yaptığı gibi yine İsrail’in şiddet ve terör üzerine kurulu sözde suni devletinin hazımsız “Ramazan politikası”nı aktaran haberler, ajanslardan akmaya başladı.

Bizler burada pandemi gündemiyle uğraşıyorken, Filistin’de ne mi oluyor?

İsrail keyfi biçimde Filistinlilerin evine el koyuyor. İnanılır gibi değil!

Evet, doğru okudunuz. Siyonist Yahudiler, Filistinlilerin ecdat yadigâr evlerini onlardan çalıyor.

Filistinliler kapı-dışarı ediliyor ve kolluk güçlerinin eşliğinde İsrailliler bu evlere yerleştiriliyor.

Devletleri çalınmış, işgal edilmiş mazlum Filistinlilerin şimdi de tek tek evlerini işgal ediyorlar.

İşgalci ve hırsız Siyonistlerin şımarık ve pişkin hallerini videolarda belki izlemişsinizdir. İnsanı çileden çıkaran bu zulmün bir benzerini daha dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz.

Siyonistler ev çalma veya ev işgali öncesinde on yıllar boyunca astronomik rakamlarla Filistinlilerin evlerini satın almak istediler. Toprağına inanmış, vatanına, ceddine ihanet etmek istemeyen mazlum halk, bu çirkin tekliflere her zaman sırtını çevirdi. Siyonistler hileyle elde edemediklerini şimdi cebir ve şiddetle ele geçirmeye çalışıyorlar.

Bu Ramazan gününde Siyonistler, Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinli kardeşlerimizin evlerine göz dikmiş durumdalar. Doğu Kudüs’teki 37 Filistinli aile hedef olarak seçilmiş, sırayla operasyon yiyorlar ve zorbalıkla evlerinden çıkarılıp kapıya konuyorlar.

Filistinliler şimdi kime şikâyet edecek?

Kimden hakkını isteyecek?

BİR ÇOCUK ŞEHİDİMİZ VAR

Ramazan’da ev çalmak Siyonist Yahudilerin yaptığı zulümlerden sadece biri.

İftar sofralarının başında tam teçhizatlı, silahlı askerler bekliyor, psikolojik baskı yapıyor ve laf atıyorlar. Kısacası “size burada huzur yok” diyorlar.

İftar sofralarını taşlayan Siyonistler ise tam bir baş belası…

Böyle bir atmosfer içinde Filistin’de 16 yaşındaki genç bir yavrumuz, çocuğumuz şehit edildi.

Çocuk katili İsrail, Said Avde’yi gerçek mermiyle hedef aldı.

Dünya tarihini okuyunca Firavunlardan Nemrutlara ne zalimler ne zalimlikler geçmiş gitmiş.

İsrail mi gitmeyecek, bitmeyecek, çökmeyecek? Elbette bu kadar zulmün faili olarak İsrail’in sonu yakındır. Hiçbir mazlumun tek bir gözyaşının hesabı sorulmadan bırakılmayacak. Rabbimizin vaadi var.

Rabbimden isteğim; ama bu dünyada ama öteki dünyada bu esfele safilin güruhun hesabının kesildiği güne beni şahit kılması.

İŞGAL VE HEP DAHA FAZLASI

İsrail Filistin topraklarını işgal ettikten sonra hiçbir zaman elindekiyle yetinmedi.

Hep daha fazlasını istemekte.

Filistin topraklarında bir tane Müslüman Filistinli kalmayana dek bu zulümleri sürdürecek.

Filistin topraklarındaki yerleşimleri genişletme politikası sadece bir aşama.

Mescid-i Aksa’yı yıkmak, Filistin’i tamamıyla Siyonist -Yahudi kimliğine büründürmek ana hedefleridir.

Sonrası da var ki şimdiden ilmek ilmek örme peşindeler.

“İsrail’in güvenliği” konusu…

Haksız olan güçlü de olsa her zaman güvensizlik duygusu yaşar. İsrail tam da böyle bir psikoloji içinde.

Bu nedenle İsrail’e komşu olan toprakları yönetme, yönlendirme peşinde. Büyük İsrail projesi içinse faaliyetlerini sürdürüyorlar. İşte burası devlet olarak bizi de ilgilendiriyor.

PKK üzerinden kurulmak istenen ikinci terör devleti, Büyük İsrail’in bir parçası niteliğindedir.

Ülkeleri bölmek, parçalamak ve kendi topraklarına katmak bunların eski alışkanlığı malum.

Uyanık olacağız. Diri kalacağız.

Filistin her Müslüman’ın meselesidir, davasıdır.

Bir gün bu konuda yazmaktan, konuşmaktan bıkarsak eğer, bilin ki manevi olarak savrulma başlamış demektir. Allah Hak yolundan sapanlardan eylemesin.

*

Son söz: Kudüs; İslam dünyasının kalbi ve Filistin Devleti'nin başkentidir.

Filistin işgal altındaysa, hepimiz esiriz demektir.

Kudüs hür ise tüm Müslümanlar da hürdür ve başı dik olarak yürümeyi hak ediyordur.

Çalışmaya devam. Haksızlığı, zulmü duyurmaya devam. Derde deva olmaya devam…