Hûd Suresi 113. Ayet : “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!”

Zulüm; “din ve ahlâk normlarıyla belirlenen sınırları aşmak, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranmak” demektir. Kur’an’da zulüm, “biri itikat diğeri ahlâk” alanlarıyla ilgili olmak üzere iki ayrı anlamda kullanılmaktadır.

Birinci anlamda (İtikat) : “şirk, inkâr, günahkârlık, Allah’ın koyduğu kuralları, sınırları çiğneme ve aşma” manalarını ifade eder. Buna göre şirk büyük bir zulümdür

Lokman Suresi 13. Ayet: Lokman oğluna öğüt verirken ona şöyle dedi: “Sevgili oğlum! Allah’a ortak koşma; çünkü O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir haksızlık/zulümdür.”

Lokman’a verilen hikmetin çerçevesi çizilirken tevhit inancının başta geldiği görülmektedir. Esasen bu, şükrün de birinci şartıdır; bu sebeple Lokman, kendisi Allah’ın birliğine inandığı gibi oğluna da şirkten uzak durmayı öğütlemiştir.

Adil olmayan hakîm olamaz

Adalet, “her şeyi yerli yerince yapmak, herkese hak ettiği kadarıyla hakkını vermektir. Herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşan yani Allah’tan başkasına tanrılık nitelikleri yükleyen kişi, Allah’ın hakkı olan tanrılığı başkasına vermiş, böylece haksızlık (zulüm) yapmış demektir; üstelik bu tutum, haksızlıkların en büyüğüdür. Bu sebeple ayette “O’na ortak koşmak çok büyük bir zulümdür/haksızlıktır” buyurulmuştur.

Esasen İslâm’ın en başta şirki/zulmü ortadan kaldırmayı hedeflemesi de Allah’a ortak koşmanın, bütün kötülüklerin başında geldiği ve diğer birçok kötülüğün temel sebebi olduğu anlayışına dayanır.

Bakara Suresi 229. Ayet: “…Her kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”

Bakara Suresi 254. Ayet: “Ey iman edenler! Alım satım, dostluk ve aracılığın olmadığı bir gün gelip çatmadan Allah’ın size verdiklerinden O’nun için harcama yapın. Kâfirler zalimlerin ta kendileridir.”

“Allah için harcama” şeklinde çevrilen infak: “O’nun rızası dışında bir karşılık beklemeden harcamak” demektir. Bu ibadet maksadıyla ve usulüne uygun olarak yapılırsa zekât olur, sadaka olur, kurban olur; aile ve akrabaya yönelik olursa nafaka olur.

Ahirette kulların amel defterleri dolu olursa (dünyada iken ibadet ve infak yapmış olurlarsa) o amellerin (geçer akçelerin) alacağı değerli şeyleri alırlar. Amel defterleri boş olursa dostluk ve şefaatle işlerini yürütemez, ihtiyaçlarını gideremezler. Çünkü orada ilahi adalet geçerli tek akçe olup, ortada ilahi adalet terazisi (mizan) vardır. Asla haksızlık olmayacaktır.

İkinci Anlamda(Ahlak): “haddi aşmak, başkasının hakkını ihlâl etmek, başkasına zarar vermek” anlamını ifade eder. Bu davranışları sergileyene/lere de zalim/ler denir.

Yüce Allah, zulmün her türlüsünü haram kılmış, Müslüman-kâfir ayırımı yapmaksızın zalimlere eğilim gösterilmemesini, yaptıkları kötülüklerin hoş karşılanmamasını, onların yanında yer alınmamasını ve onlara karşı mal ve can ile mücadele edilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

En'âm Suresi 135. Ayet:  De ki: “…Elinizden gelen ne varsa yapın! Ben de yapacağım! İleride göreceksiniz, güzel akıbet kimin olacak. Şu muhakkak ki zalimler asla iflâh olmayacaktır.”