İsrail ordusunun günlerdir sürdürdüğü yoğun saldırılar sonucu büyük yıkımın ve can kaybının olduğu Gazze Şeridi’nin haline bakıp yüreği yanmayan vicdanlı insan yoktur.

Şehit ve yaralı sayısı artmaya devam ederken Filistin halkının haklı davasını destekleyenleri en çok kahreden de katliama engel olacak bir şey yapamamanın verdiği acizlik duygusu.

İsrail’i lanetlemenin ve cinayetlerini kınamanın ötesinde bir şeyler yapmak gerekiyor.

Ne yazık ki biraz uluslararası sistem ve biraz da Müslüman halkların özgür iradelerini temsil etmeyen diktatör rejimler yapılabilecek birçok şeye engel oluyor.

Fetih’in askeri kanadı el-Aksa Şehitleri Tugayları üyelerinden bazıları geçenlerde Nablus kentinde düzenledikleri yürüyüşte Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları komutanı Muhammed ed-Dayf lehine slogan atsalar da Batı Şeria’da işgal güçlerine vurulacak darbenin önündeki en büyük engel Fetih’in ve Filistin Yönetimi’nin başındaki Mahmud Abbas ve yakın çevresi.

İsrail’le ortak sınırları olan Mısır’dan, Ürdün’den ve hatta Lübnan’dan ve Suriye’den kimse Filistin halkına destek beklemesin.

Fakat bütün bunlara rağmen karamsarlığa esir olmadan yapılabilecek ve Filistin davasına mutlaka yararı olacak şeyler de var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililer diplomatik alanda atılabilecek adımlar için yoğun çaba sarf ediyor.

Bu çabalar Filistin tarafının haklılığını ve İsrail’in uyguladığı devlet terörünü dünyaya duyurmak, İslam ülkelerinin Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı himaye amacıyla bir araya gelebilecekleri ümidini canlı tutmak için oldukça önemli.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Başkanı Volkan Bozkır, “İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) adına Nijer ve Arap Grubu adına Cezayir daimi temsilcilerinin ortak imzalı mektubunda yer alan talebe binaen, işgal altındaki Filistin topraklarındaki vahim durumu görüşmek üzere BM Genel Kurulu’nu 20 Mayıs Perşembe günü saat 10.00 da toplayacağını” açıkladı.

Fakat ne yazık ki BM Genel Kurulu’nda Filistin lehine bir karar alınsa bile - üye ülkelerin tavırlarının belirlenmesinin ötesinde - herhangi bir bağlayıcılığı yok.

BM Güvenlik Konseyi’nden İsrail aleyhinde bir karar çıkmasına da ABD veto kartını kullanarak engel oluyor.

Filistin halkına destek için diplomasinin dışında yapılabilecek şeylere gelince…

Öncelikle mücadelenin medya ayağının ihmal edilmemesi, işgalcilerin vahşetinin dünyaya yansıtılması ve İsrail’in Filistin direnişini “ terör” gibi gösterme planının boşa çıkarılması gerekiyor.

İkincisi, maddi yardımlarla Filistin halkının yaraları sarılabilir.

Evleri yıkılanlara ev inşa edilebilir, hastanelere ve sağlık merkezlerine ilaç ve tıbbi malzeme yardımı yapılabilir, yaralılara tedavi ve savaş kurbanı çocuklara psikolojik destek sağlanabilir.

Tehcir tehdidiyle karşı karşıya olan Kudüslülere kentteki varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli yardımlar sunulabilir.

Gelecekte bağımsız Filistin’in düzenli ordusunu oluşturacak bugünkü direniş gruplarının en çok ihtiyaç duyduğu şey gelişmiş silahlar ve mühimmat.

İşgale karşı direnişini güçlendirmek için Filistin halkına bu konuda da bir şekilde, örneğin Tunuslu Muhammed ez-Zuvari’nin yaptığı gibi destek olmak gerekiyor.