Sevgi yerine korku, ödül yerine ceza, ev değil sanki toplama kampı. Evet dostlar bazı evler böyledir maalesef. Çocuğun tek gördüğü kaygı, azar ve kurallardır. Tek gerçeklik disiplin, tek var olan şey mantıktır. Duygular yoktur, mizaha yer yoktur her şey olması gerektiği gibi olmak zorundadır. Burada insan değil çiçek hatta kaktüs bile yetişmez.

Sürekli emir alan, ketlenen, engellenen ve başarı hissini tadamayan, sevgi hissetmeyen çocuk son derece sağlıksız bir ortamda yetiştiği için her türlü istismara açıktır, ileride toplum için ciddi bir tehdit oluşturur. Bu tür çocuklar sürekli başkalarından emir ve direktif almaya alıştıkları ve her başarılı denemeleri ketlendiği için öğrenilmiş acizlik yaşayarak girişimci olma özelliğini kazanamazlar. Kesin başarılı olacaklarını bildikleri şeyleri bile başlatma, sürdürme ve sonlandırmada kendilerini yetersiz hissederler.

Hepimizin ortak arzusu çocuklarımızın karakterli, terbiyeli ve sosyal yapıda uyumlu bir birey olmalarını sağlayabilmektir. Ancak bunu yasakla, tehditle, istismarla ve duygusuz bir eğitimle sağlamak mümkün değildir, unutmayalım ki, çocuklar yasakla değil ahlakla yetiştirilir. Çocuklarımızın bizden beklediği tek şey sevgi ve ilgidir. Bunu onlara çok görürsek zamanla isyankâr davranışlar sergileyebilir ve aşağılık kompleksi yaşayabilirler. Böylece çocuklarımız silik, güvensiz, ezik ve kendini ifade etmekten çekinen varlıklar haline dönüşebilirler. Bu nedenle unutmayalım ki bir şey yaptırmak, bir doğruyu kabul ettirmenin yolu çocuğumuza o şeyin veya hakikatin önemini idrak ettirmek ve hikmetini kavratmaktan geçer. İtaat, ceza ve korkuyla yapılan davranışlar ne kalıcı olur ne de ihlaslı olur.

Çocukları değil kendimizi eğitelim ilk önce.

Çünkü eğer çocuk

  • ü Aile içinde çatışma görürse, kavga etmeyi öğrenir.
  • ü Ailesinde korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir.
  • ü Ailesinde kendini sürekli acınacak durumda hissederse, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.
  • ü Ailesinde kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.

Ama eğer bir çocuk

  • ü Sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.
  • ü Ona cesaret veren bir ailede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
  • ü Başarılarının takdir gördüğü bir çevrede yaşarsa, o da takdir etmesini öğrenir.
  • ü Kendini değerli hissettiği bir ailede büyürse, yaşama hedefi geliştirir.
  • ü Aile içinde dürüst muamele görürse, adaletin ne olduğunu öğrenir.
  • ü Muhabbet, şefkat, dostluk, güler yüz ve anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa, dünyanın yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir.

O halde anne babalar ne olur şunları unutmayalım!

  • ü Gülünç duruma düşürülen çocuk çekingen
  • ü Her zaman tenkit edilen çocuk, kendini kabahatli bulur, kendine güveni
  • ü Kendisine inanılmayan çocuk, yalancı ve dolandırıcı
  • ü Kin ve nefret içinde yaşayan çocuk, düşmanca duygular geliştirmeye başlar.
  • ü Kendisine sabırla muamele yapılan çocuk, hoşgörülü

Kısaca biz ne isek çocuk o olur. Yani her şey bizim elimizde.