Eğitim çalışanları kamu sektörünün en kalabalık grubunu oluşturmaktadır. Bir milyonun üzerinde eğitim çalışanı, devletin adeta kılcal damarları konumunda, insanın yaşadığı her yerde ve her koşulda kamu hizmeti üretmektedir.

Eğitimcilerin sayısı ise birkaç milyonu bulmakta. Zira özel sektörde ve kamuda çalışan eğitimciler eğitim çalışanı durumunda iken eğitimci olup da çalışan olamayan milyonu aşkın insan umutla, sabırla biraz da sabırsızlıkla eğitim çalışanı olacağı günü iple çekmektedir.

MEB, her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması yapmaktaydı. 2021 yılı öğretmen atama sayısı 20 bin olarak açıklandı. Öğretmen adaylarının beklentisi 60 bin atamanın yapılması yönündeydi. Fakat gelinen noktada beklentini üçte biri kadar bir kontenjan verildi. Atama bekleyen öğretmenler illerde sendikalarla birlikte basın açıklamaları yapıyor, özellikle Eğitim Bir Sen genel merkezinin ve il teşkilatlarının 60 bin öğretmen ataması ile ilgili talepleri atama bekleyen öğretmenleri umutlandırıyor.

Gelinen noktada eğitim fakültelerinin ve fen edebiyat fakültelerinin ihtiyacın kat kat üstünde mezun vermesi ve atanacak öğretmen sayısında belli bir doyuma ulaşılması, atanamayan öğretmen sorunsalını gelecek on yıllara taşıyacak gibi. İşletme mezunu bir birey kamuda çalışamasa bile özel sektörde çalışabilmekte hatta kendi işini kurarak işinin patronu olabilmekte.

Eğitim fakültesi mezunu kamuya atanamazsa yapacağı fazla bir iş kalmıyor. Özel sektörün pandemi nedeniyle personel kısıtlamasına gittiği de dikkate alınırsa fizik, edebiyat, tarih, coğrafya mezunları ya atanacaklar ya da okuduğu bölümle alakası olmayan işlerde vasıfsız eleman olarak çalışacaklar. Burada hem emek israfı hem kaynak israfı hem de umut ve hayal israfı üretilmiş olmaktadır.

ZORUNLU HİZMET AFFI BEKLENİYOR

Zorunlu hizmet affı bekleyen öğretmenlerin sayısı azımsanamayacak derecede. Her on yılda bir zorunlu hizmet affı yapıldığı gerçeği ortada, yani 1990, 1998, 2000 ve 2010 yıllarında MEB zorunlu hizmet affı düzenlemesini yaptı. Özellikle öğretmen istihdamında zorluk çekilen bölgelerde zorunlu hizmet uygulaması yapılıyor. Burada sendikaların önerisi, zorla değil çeşitli teşviklerle bu bölgelere öğretmen ataması yapılması yönünde.

Zorunlu hizmet affı, sözleşmeli öğretmen istihdam politikasından sonra zora girmiş durumda. Zira alınan tüm öğretmenler sözleşmeli pozisyonda ve zorunlu hizmet yükümlüsü. Bakanlığın bu konuya nasıl bir çözüm bulacağı merak ediliyor fakat binlerce eğitim çalışanı daha önce defalarca uygulanan zorunlu hizmet affının kendileri için de uygulanmasını bekliyor.

ÇAKILI KADRO ÖĞRETMENLERİ

MEB’de çalışan toplam eğitimci sayının yarıdan fazlası bayan çalışanlardan oluşuyor. Dolayısı ile özellikle yer değiştirmelerde özür grubunu oluşturan öğretmen sayısı çok fazla. Önümüzdeki 10 yılda özür grubundan faydalanacak öğretmen oranı yüzde 80’leri bulacak gibi. Yani yer değiştirmelerde eşi çalışmayan eğitimcilerin atandığı bölgeden emekli olmaları gibi bir durum ortaya çıkacak.

300-400 puanlı öğretmenler kırsalda, köy ve ilçe okullarında çakılı kadro çalışırken 30-40 puanlı eşi çalışan bir öğretmen şehrin en merkezindeki okula mesleğinin hemen başında gelebilmektedir. Bir yıl içerisinde biden çok mazerete dayalı yer değişikli ise mazereti keyfiyete dönüştürmekte ve adalet duygusunu zedelemektedir.