Dünya bir buçuk yıldır bir virüsün yol açtığı salgın hastalıkla mücadele ediyor.

Mücadele o kadar çetin ve zor ki hastalığın hayatın bütün alanlarını etkisi altına alarak birçok noktada çaresizliklerin yaşandığına hep birlikte şahit oluyoruz.

Sosyal hayatta, ekonomik hayatta ve eğitim hayatında artık insanların farklı öncelikleri oluşmaya başladı.

Sağlık her şeyin önüne geçmiş bir durumda ve konumda olarak hayatın önceliklerini de ciddi boyutta değiştirmiştir.

İnsanlar kalabalıklardan uzaklaşmaya, toplu yaşam alanlarından daha müstakil alanlara doğru hareket etmeye ve temizliğe daha da dikkat etmeye başlamışlardır.

Sosyal hayatta yaşanan bu değişimlerin yanına ekonomik hayatta da birçok alışkanlıkla birlikte rakamların hayli değiştiğine şahit oluyoruz.

Alışkanlık demişken pandemi ile birlikte artık insanlar alışverişlerini internet üzerinden yapmaya doğru yöneldiler.

Bu konuda değişime ayak uyduran ve hızlı hareket etme kabiliyetinde olan şirketler tahmin edilemeyecek boyutta büyüdüler hatta büyümeye de devam ediyorlar.

Ülkelerin tamamının ekonomik yapıları pandemiden son derece büyük oranda etkilendiler ama az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin etkilenmeleri daha da yüksek oranlarda gerçekleşti.

Gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında çok ciddi düşüşler meydana geldi ve bu ölçekteki ülkelerin kredi notlarında önemli sayılabilecek düzeylerde azalışlar yaşandı hatta yaşanmaya da devam ediyor.

Özellikle ürün ve hizmet üretimi yapan şirketlerin ekonomik risk primleri yüksek boyutlarda seyretmektedir son bir buçuk yıllık periyotta.

Bunun yanında pandeminin başladığı ve yayıldığı yıl olan 2020 yılında gelişmekte olan ülkelerde üretilen ürünlerin son değerleri üzerinde bir araştırma yapıldığında bir iki ülke dışında bu değerlerin yüzde 5.5 ile yüzde 6.5 arasında düştüğünü anlayabiliriz.

Yani bu ülkelerin ekonomileri ortalama yüzde 6 düzeyinde bir azalış yaşamışlardır ve yaşamaya da belki bu oran kadar olmasa da devam etmektedirler.

Salgın öncesi dönem rakamlarını yakalanın 2022 den önce olmayacağını ifade etmek isterim ki gerek insanlar gerekse de şirketler yatırım veya diğer hususlarda ki planlamalarını buna göre yapsınlar.

Toparlanma döneminde gelişmekte olan ülkelerin güçleri oranında bir farklılaşma olması gayet normaldir yani ekonomisi güçlü olan ülke biraz daha rahat toparlanırken ekonomik anlamda zayıf bir yapıya sahip olan ülkenin toparlanması biraz daha zaman alabilecektir.

Genel verilere bakıldığında gelişmekte olan ülke piyasalarında son dört aylık zaman diliminde pozitif yönde iyiye doğru bir gidişin olduğunu rahat bir şekilde görebiliyoruz.

Bu gidişin devam etmesi ve daha da güçlenmesi anlamında gelişmiş ülkelerin global ekonominin çarklarının güçlü bir şekilde dönebilmesiyle ilgili olarakta çok ciddi fedakarlıklarda bulunmaları gerekmektedir.

Fedakarlık dediğimizde aşının adil bölüşümünün sağlanması noktasında gelişmekte ve gelişmemiş ülkelere de yüksek miktarlarda aşı sevkiyatlarının planlanmasında gelişmiş ülkeler ellerini taşın altına koymalıdırlar.

Medeniyet ve entelektüel birikimin gereği olarak bunu yapmalıdırlar ama gördüğümüz manzara bunun çok uzağında olunduğudur.

Yani önce can sonra canan yaklaşımıyla hareket eden gelişmiş ülkeler global ekonomilerin yaşadığı sorunlardan da etkileneceklerini akıllarından çıkarmamalıdır.

Çünkü dünyada artık sınırlar kalkmış ülkeler arasındaki hareketlilik artmıştır.

Sadece kendi ülkende pandemiyi kontrol altına almanın bir anlam ifade etmediğini bilerek tüm dünya da bu mücadele bir noktaya geldiğinde ülke ekonomileri de düzlüğe çıkacaktır. Meseleye bu perspektiften yaklaşılmalıdır ki sonuç daha hızlı alınabilsin.