2021 yılının ilk çeyreğini oluşturan ocak, şubat ve mart aylarına ait büyüme rakamları hafta başında TÜİK tarafından açıklandı.

Türkiye ekonomisi beklentilerin üzerinde bir performansla yüzde 7’lik büyüme gerçekleştirmiş oldu.

Beklentilerin yaklaşık yarım puan üzerindeki bu büyüme rakamı ile ikinci çeyrekte nasıl bir büyüme performansı ortaya konulacağı piyasalar tarafından şimdiden merakla beklenen veriler grubuna girmiş durumdadır.

Çünkü ekonomik verilerde beklenenin üzerinde gerçekleşen bir veriden sonra aynı tür verinin devamının ne olacağı son derece büyük bir hevesle beklenilir.

Sektörlere göre büyüme rakamlarının nasıl gerçekleştiğine baktığımızda bunların ekonomik görünüme etkilerinin neler olduğunu değerlendirme şansına sahip olabiliriz.

Tarım sektöründe büyüme yüzde 7.5 oranında gerçekleşmiş olmakla birlikte genel büyüme oranına pozitif etkisi vardır ama çok fazla değildir.

Sanayide büyüme oranı yüzde 11.7 olmuştur ve bu oran büyüme oranın üzerindedir.

  Bu yüzden sanayide gerçekleşen büyüme ekonomik görünüme pozitif katkı yapmıştır diyebiliriz.

Diğer hizmet faaliyetlerinde ki büyüme oranı ise yüzde 14.4 olarak hesaplanmış ve bu oranda sanayi sektöründe ki büyüme oranı gibi ilk çeyrekte gerçekleşen genel büyüme oranından fazladır.

Bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörü diğer sektörlere oranla yüzde 18.1 ile en büyük büyüme oranına sahip sektör olarak ilk çeyrekteki yerini almıştır.

Pandeminin de etkisiyle eve kapanan insanlar evlerinde vakit geçirirken iletişim araçlarından son derece fazla yararlandıkları için bu sektörde gerçekleşen büyümenin fazla olması son derece normal karşılanmalıdır.

En büyük büyüme oranına sahip olmasından dolayı da bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörü ilk çeyrek büyüme rakamlarına en fazla pozitif etkiyi sağlamıştır diyebiliriz.

Tüm bu sektörlerin yanında birde genel büyüme oranının altında gerçekleşen büyüme oranları vardır.

Sırasıyla sayacağımız bu sektörler ve büyüme oranları şu şekilde gerçekleşmiştir:

Gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2.4; inşaat sektörü yüzde 2.8; finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 2.9; kamu yönetimi, eğitim, sosyal hizmet faaliyetleri ve insan sağlığı sektörü yüzde 3.7; mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri sektörü yüzde 5.3 ve hizmet sektörü yüzde 5.9.

Her bir sektörün genel büyüme oranına etkisinin kendi büyüme oranıyla eş değer olduğunu söylemek yaptıkları katkının büyüklüğünün bilinmesi açısından oldukça önemlidir.

Büyükten küçüğe doğru bir sıralama yapıldığında sektörel bazda daha fazla üzerinde çalışılması gereken sektörleri çıkararak bu yönde yapılacak çalışmalarla ikinci çeyrekteki büyüme rakamları daha da yüksek çıkabilir.

Büyüme rakamlarının yanında ekonomik görünümümüzü yakından etkileyen diğer önemli etmenler olarak dolar, faiz ve enflasyon konularında da ciddi çalışmaların hayat bulması ekonomik konjonktürün gidişatı anlamında üzerinde durulması gereken hayati konulardandır.

Yerli enflasyonun yanında yabancı para birimlerinin değerlerinin kontrol altında tutulamaması ve sürekli yükselen bir trend içerisinde olması ithal enflasyonunda ülkemizde hortlamasına zemin hazırlamaktadır.

Büyüme rakamlarındaki iyi görünümün tüm alanlarda karşılık bulması tüm vatandaşlarımızın en büyük temennisi konumundadır.

Büyümenin yanında işsiz sayısının ve borçluluğun artması maalesef büyümeyi geride bırakmaktadır.

İstihdamın yanında büyümeye etki eden en büyük sebep olan vatandaşın tüketiminin artması neticesindeki borçlanma oranları üzerinde hassasiyetle çalışılmalıdır ki büyüme toplumun her kesiminde anlaşılabilsin ve hissedilebilsin.

İstikrarın finansal anlamda yakalanabildiği ve büyümenin devamlı surette sürdürülebilir bir şekilde devam ettirilebildiği günleri yakaladığımızda ekonomimiz çok rahat bir nefes alacaktır.

Aksi takdirde ekonomik konjonktürde bir gereklilik olan büyümenin ekonomik yapıyı mükemmel hale getirmede tek başına yeterli olmayacağını tekrar hatırlatmak son derece faydalı olacaktır.