İnsanoğlunun tabiata, çevreye ve doğaya verdiği zararı hiçbir yaratılmış vermiyor aslında.

Yapılan hatalardan ders çıkarmamak ve inadına maddi kazanım sağlamak üzere kurulmuş hayatların sadece kar odaklı yaklaşımlarının sonucunda artık denizde sanki bir tükürükle al insanoğlu sen bana yıllardır kötülük ettin şimdi sıra bende der gibi bir görünüm ortaya koyuyor.

İnsan kendine hızlı bir şekilde çekidüzen vermezse yaşam alanında çok daha büyük sıkıntılarla karşı karşıya gelecektir.

Maddi kaygıların ön planda olduğu yaşam biçimlerinin artık bir son bulması gerekiyor ki insanlık rahat bir nefes alabilsin.

Çünkü küresel ısınma, kuraklık ve iklim değişiminin tek sebebi insandan başkası değildir.

Son dönemde ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unun yaşadığı, toplamda 7 ile kıyısı olan ve ülke ekonomimizin yarıdan fazlasını oluşturan Marmara Bölgesinin dolayısıyla da ülkemizin en büyük sorunlarından birisi ile mücadele etmeye başladık.

Bu mücadelenin ismi müsilaj yani diğer adıyla deniz salyası. Marmara Denizinin üzerinde tam anlamıyla bir tükürüğü andıran görüntüsü ile gözleri yoran deniz dibindeki yaşamı yok etme sebebiyle de zihinlerimizi yoran bir durum bu.

Sorun son derece büyük ve tehlikeli. Çevresel anlamda tahminlerin ötesinde etkileri olabilecek tam anlamıyla bir afet yaşanıyor denilse hiçte mübalağa edilmiş sayılmaz aslında.

Çevresel etkilerinin yanında müsilajın ekonomik anlamdaki etkileri de fazla olabilecek bir durumla karşı karşıyayız.

Ekonomik dolayısıyla da finansal anlamda olumsuz etkilenmelerden korunabilmek için gerekli tedbirlerin biran önce alınıp ardından hiç vakit geçirmeden uygulanması gerekli şarttır.

Marmara Denizi’ne kıyısı olan İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir ve Yalova müsilajla direkt karşı karşıya kalan şehirler olarak özellikle bu şehirlerde hayatını denizden kazananların ekonomik güçlerinde ciddi bir kayıp yaşanacaktır.

Doğrudan hayatını denizden kazananlar olduğu gibi bir de dolaylı yoldan hayatını denizden kazanan bir grup var ki onlarında bu durumda finansal yapılarında önemli ölçüde düşüşler meydana gelecektir.

Özellikle yaz aylarına girdiğimiz şu dönemde tatil beldelerinde ki işletmelerin yanında iç turizmin hareketli olduğu Marmara Denizi kıyılarındaki yerleşim birimlerinde yer alan birçok sektörün bundan negatif yönde etkilenmesi oldukça büyük bir olasılıktır.

Ayrıca son birkaç günde çıkan haberlerde müsilajın Ege kıyılarına doğru yol aldığı haberleriyle içimiz biraz daha ürperiyor.

Çünkü Ege kıyılarında da bu felaketin görülmesi demek daha fazla kıyıyı etkisi altına aldığı anlamına geleceği için oralarda da finansal anlamda olumsuz etkilenmelerin başlayacağını şimdiden kestirmek mümkündür.

Ege belki de sonrasında Akdeniz kıyıları pandemi sebebiyle zor bir yılı geride bırakan turizm sektörünün çok daha büyük yara almasına sebep olacak ve turizme bağlı birçok sektörde ciddi anlamda alarm zilleri çalmaya başlayacaktır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hafta başında açıklamış olduğu acil eylem planına tüm taraflar hızlı bir şekilde harfiyen uyarak daha da fazlasını herkes yapmaya başlamalıdır.

Müsilajın en büyük sebeplerinden olan deniz çöplerinin yüzde 90’ı kara kaynaklı yani insan kaynaklı.

Kanımca sadece bu sebep bile insanın bindiği dalı nasılda hoyratça kestiğinin göstergesidir maalesef.

Vakit çok geç olmadan aklımızı başımıza toplayalım ve seferberlik halinde bilinçle, ilimle, akılla hareket edelim.