Karne haftasına girildi, fakat malum virüs, çocuklarımızın karne sevinci yaşamalarına engel oluyor. 18 Haziran’da karneler elektronik olarak öğrencilere dağıtılacak. Basılı karne isteyen öğrenciler talep ederlerse okullar bu öğrencilere basılı karne de verecek.

Daha çok acısıyla hatırlanacak, tatlısı pek olmayan bir eğitim öğretim yılı tamamlanmak üzere. Uzaktan eğitimin iliklerimize kadar işlediği farklı bir yıl oldu 2020- 2021 yılı. Öğretmenler yüz yüze eğitime hasret kaldı ve daha çok yoruldu. Öğrenciler; okulun, okul bahçesinin, akranlarıyla vakit geçirmenin, öğretmenlerinin hasretiyle Kovid-19 virüsünden bir an önce kurtulacakları güzel günleri hayal etmekte.

TELEFİ EĞİTİMİ EKSİKLERİ KAPATACAK MI?

Milli Eğitim Bakanlığı pandemi sürecinde oluşan eksikleri gidermek için kapsamlı bir telafi programı planladı. Temmuz ve ağustos ayları içerisinde isteyen öğrenciler bulundukları il ve ilçelerde istedikleri okullarda telafi programına katılabilecekler.

Açıklamalara göre telafi programında salt akademik dersler değil öğrencilerin sosyal, fiziksel ve sanatsal eksikleri de giderilmeye çalışılacak. Öğrencilerin yaz sıcağında telafi programlarına ne derece katılım sağlayacaklar, bunu zaman gösterecek.

Velilerin telafi programından anladıkları ve beklentileri, eksik kalan akademik derslerin yoğun olarak programa alınması yönünde. Zira çocuklar iki yıldır tam öğrenme gerçekleştiremediler ve akademik derslerde çok önemli eksikler ortaya çıktı. Velilerin bu düşünceleri haksız da sayılmaz, zira 6 Haziran’da yapılan LGS, öğrencileri kırdı geçirdi. Yani süreç pandemi de olsa sınavlar pandemi ortamında hazırlanmıyor. Soru hazırlayıcılar belki de pandeminin yaşanmadığı bir gezegende çalışmalarını sürdürüyor olabilir.

ÖĞRENCİLERİN BAKAN SAYIN ZİYA SELÇUK’A SİTEMLERİ

LGS sonrası öğrenciler özellikle matematik sorularının zorluğundan dolayı çok ciddi hayal kırıklıkları yaşadılar. Sınavdan sonra öğrencinin birinin morali bozuk bir şekilde “Ben Ziya Selçuk’a inanmıyorum artık” sözlerine şahit olduk. Çünkü Sayın Bakan’ın “Sorular kısa olacak ve zor olmayacak.” açıklaması çocuklarca takip edilmekteydi. Buna benzer çeşitli tepkiler farklı ortamlarda öğrencilerden, eğitimcilerden ve velilerden işitilmekte.

YKS yaklaşıyor, Bu sınavda da sınavın geleneğini bozan ve marjinal uygulamalar olmaz inşallah. Gençlerin tepkisel davranabildiklerini, sözlerle uygulama arasındaki makasın açık olmasının gençlerce hoş karşılanmadığını artık bilmeyen yok. Farklı bir nesil var karşımızda.

Özellikle Liselere Giriş Sınavı gözden geçirilmeli ve 1 milyon 200 bin öğrencinin sınava girdiği ve yüzde 8’lere giren öğrencilerin bile bir akademik liseye yerleşemediği bir sistem çocukların hayallerinin yıkılmasına sebep olmaktadır.

SINAVLARDA ÖLÇÜLEN BİLGİ Mİ ZEKA MI?

Son yıllarda özellikle LGS sürecinde yeni nesil soru hazırlama tutkusu zirve yapmış durumda. 13 yaşındaki çocuklara 43 yaşındaki yetişkinlerin bile zor çözeceği soru formatları dayatılmaktadır. Bu uygulama çocukların çaresizlik ve başarısızlık duyguları ile daha çocuk yaşta tanışmalarına sebep olmaktadır.

Gelinen noktada çalışan öğrenci ve daha önemlisi zeki öğrenci seçiliyor iddiaları var sahada. Yani bu soruları yaratılıştan kabiliyetli olan öğrenciler ancak çözebilir, sistem zeki öğrencileri seçiyor eleştirileri sanki haklı gibi. Zira sorulan sorular bilgi sahibi olanı değil bilgiyi kullanabileni seçmeye odaklanmış durumda.

Şayet böyle bir amaç varsa sadece fen liseleri için ya da bilim sanat merkezleri için sınav yapılması daha mantıklı olabilir.