Bu kadar kötü ve bu kadar kötülük bu yalan ve bu çirkin dünyaya bile fazla değil mi be kâri?

Ben utanıyorum, çok utanıyorum dünyanın bu vaktinde yaşıyor olmaktan ya da bütün bunca olanın içinde halen dahi gülüyor olmaktan çok utanıyorum. Aslında her defasında bu ve benzeri cümleler yazmaktan da yazdığımı tekrar etmekten de tekrar ettiğimi yeniden hissetmekten de unutmasam da hatırlamaktan da ve en sonunda yine değişen bir şey olmamasından da çok çok çok fazla utanıyorum.

Her türlü laneti, hakareti, küfrü hak eden pislikler yüzünden herhangi bir yerde gördüğüm bir çocuğun başını okşamaya çekinmekten ve hatta çocuğumun yüzüne bakmaktan bile utanıyorum.

Kaç gün oldu ki kendime gelmekte zorlanıyorum ben. Uyku uyuyamıyor, yemek yiyemiyor ve sağlıklı düşünemiyorum. İçimde bir yerlerde saklanmış şiddete ve nefrete meyilli yanım “kimse yapmıyorsa çık ve kendi elinle cezasını ve r bir çocuğa musallat olabilenlerin” diyecek kadar nefret ediyor bütün bunlardan. Diğer bir yanım hep hüzünlü ve mahcup elinden bir şey gelemediğinin ve aciz kaldığının farkında.  

Cahit Zarifoğlu’nun o büyük ve acıtıcı sözleri dolaşıp duruyor zihnimde;

“Biliyor musunuz?

Ben bu çağdan nefret ettim.

Etimle kemiğimle nefret ettim”

Bense iğrendim artık. Bunca pislikten, bunca ahlaksızlıktan ve bunca sessizlikten ve bunca çaresizlikten iğrendim.

Şimdi kâri say ki adalet nedir ben hiç bilmiyorum. Hiç görmedim ve hiç tanımadım bunu. Lakin bir şey olacak olsa ve ben “Adalet işte budur” diyebileceksem tam da bugün ve tam da şimdi küçücük çocuklara bu pisliği yapan ve yaptıranların idam edildiklerini gördüğümde diyebilirim bunu.

Dünya ne kötü, insan ne kötü ve ne kötü her şey.

Utanıyorum.