Son günlerde gündeme gelen çocuk istismarı olayları, ‘’çocuk mahremiyeti’’ olgusunun önemine toplum olarak dikkat kesilmemize neden oldu. Bizler çocuğun hakkını savunan olacağız derken aslında bir şeyi göz ardı ediyoruz: Çocuk mahremiyeti!

Hepimizin bildiği ve içimizi acıtan istismar dosyalarından bir tanesi de geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yayınlanan resim, mektup ve ses kayıtları ile yeniden gündeme gelen “Elmalı Davası”dır. Bu konu ile ilgili herkes bir şeyler söyledi, sosyal medyada ön sıralarda yer aldı ve kamu kurumlarından açıklamalar peş peşe geldi.

Konu hepimizin canını yakan ve derin bir infiale sebep olan çocuğun cinsel istismarı olunca haliyle tepkiler de sert oluyor; OLMALI DA...

Ancak bu tür dosyalarda yargılamaların gizliliği esastır ve bu gizliliğin amacı failleri korumak değil aksine çocuğu korumaktır. Gerek iç hukukumuzda ve gerekse de uluslararası sözleşmelerde çocuğun mahremiyetini ve üstün yararını korumak için gizliliğe sıkı sıkıya uyulmasına dair hükümler bulunmaktadır.

Kamuoyu baskısı oluşturmak adına gizliliğe uyulmayarak, dosyaya ve mağdur çocuğa dair bilgilerin, suça karşı duyulan öfke ile yayılması, soruşturmanın gizliliğini ve çocuğun mahremiyetini ağır bir şekilde ihlal etmekte ve en başta çocuğa zarar vermekte ve çocuğun ikincil örselenmelerine sebep olmaktadır.

Bu türden tüm toplumu derinden yaralayan davalarda çocuğun ikametine, sosyal çevresine, ailesine, akrabalarına dair bilgiler paylaşılmamalıdır. Çocuğun fotoğrafı bulanıklaştırılmış ya da bir bölümü kapatılmış bile olsa kesinlikle kullanılmamalıdır. Olaya dair özellikle sosyal medya üzerinden yorumlarda bulunulmamalı; çocuğun ailesinin yaşadığı acılara dair herhangi bir değerlendirme yapılmamalıdır.

Yine sosyal medya mecralarında sıkça karşılaştığımız çocuk bedeni üzerinde ellerin bulunduğu, çocukların ağzının kapatıldığı animasyon fotoğraflar kesinlikle kullanılmamalıdır. Çocuklar kesinlikle pornografik öge durumuna sokulmamalıdır.

Çocuğun yaşadığı bölgeye, etnik kimliğine, sosyal statüsüne ve aile/akrabalarına dair yorumlarda kesinlikle bulunulmamalıdır. Çocuğun yaşadığı çevrede tepki göstermek amacıyla eylemlerde bulunulmamalıdır.

Bu türden çocuğun mahremiyetini ihlal eden paylaşımlar aynı zamanda çocuğun “UNUTULMA HAKKINI” da ihlal etmektedir. Yapılan paylaşımlardaki çocuğun mahremiyetine zarar veren bilgi ve belgelerin internet ortamında ve arama motorlarında kaybolmayacağı gerçeği karşısında, mağdur çocuğu gelecek yaşantısında da takip edecektir. Bu anlamda da bu tür yargılamaların gizlilik esasında yürütülmesi ve verilen tepkilerin ve paylaşımların, çocukların mahremiyetine duyarlı olmalıdır. Ayrıca bu tür paylaşımları internet ortamında diğer çocukların da görebileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekmektedir.

Çocuğun mahremiyetinin ihlal edilmesinin onun şu andaki hayatının yanında geleceğine de büyük bir darbe vuracağı unutulmamalı, çocuğun gelecekte yaşayabileceği daha büyük tehlikelerde bizim de payımız olabileceği düşünülmelidir. Bu sebeple çocuklarımızı savunacağız derken onları gelecekte daha büyük fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya bırakmamalıyız. Toplum olarak ‘’çocuk istismarı ile mücadele etmek ve bunu yaparken çocuğun mahremiyetine saygı göstermek ve özenli davranmak en büyük görevlerimizden biri olmalıdır.