Birkaç gün sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin beşinci yılını geride bırakarak altıncı senesine girmiş olacağız. Söz konusu darbe girişiminin her yıl dönümünde yapılan etkinliklerle bu meş’um teşebbüs ve onu hayata geçirenler, devlet ve toplum tarafından telin edildi. Bu yıl da, hafta başından itibaren neredeyse yurdun her bir köşesinde yapılacak olan paneller, konferanslar ve konuşmalarla muhtemelen aynı duyguların hâkim olacağı atmosferi yaşayacağız.

Türkiye, beş yıldır devletin ve sosyal hayatın en ücra noktalarına kadar nüfuz eden bu örgütü yok etmek için çaba sarf etmektedir. Hatta bu meş’um örgütün gerçek yüzünün anlaşılmaya başlandığı 17-25 Aralık 2013 tarihi temel alınırsa, 8 yıldır ülke bu ejderha ile uğraşmaktadır. Bu temizlikte şimdiye kadar ne kadar mesafe alındığı ile ilgili elbette devletin hafızasında somut bilgiler ve rakamların olduğu kesindir.

Fakat 8 yıldır ülkenin yaşadığı bu beladan hem devleti yönetenlerin ve hem de toplumun alacak olduğu dersler çoktur. Salim ve zinde akılla, başımıza musallat olan/edilen, sosyal hayatımızı altüst eden, devlet düzenimizi zedeleyen, milli ve dini değerlerimizi tahrif eden bu ucube örgütü enine boyuna tartıştığımız ve analiz ettiğimiz söylenemez. “Dînî cemaat” olarak sosyal hayatta yer alan, boy salan, el üstü tutulan, peşinden koşulan, övgüler yağdırılan ve bir zamanlar çokları için ikbal kapısı olarak görülen bu yapının, nasıl da kanlı bir terör örgütü haline geldiği enine boyuna şimdiye kadar tartışılamadı.

İslam dinini ve dini değerleri istismar eden bu örgütün taraftarlarına sunduğu itikâdî düşünceleri ve ameli yaşamı din adamlarının ilmi toplantılarda tartıştıklarını, tahlil ve analiz ettiklerini henüz göremedik. En azından şimdiye kadar yapılmadı.

Dış bağlantıları olan, dini değerleri maske olarak kullanan örgütün devletin içine nasıl sızdığına, göz yumulduğuna veya farkında olunamadığına yönelik gerçek bir beyin fırtınası veya özeleştiriyi de henüz yaşamadık.

Söz konusu örgütün farklı niyetlere sahip olduğu, dini değerleri kullanan emsali görülmemiş bir terör örgütü şeklini aldığı tespit edildikten sonra tüm bunlar yapılmalıydı ve “değerlerimizi”, genç beyinleri nasıl istismar ettiği toplum önünde ortaya koyulmalıydı.


Diğer yandan bu meş’um yapının ilkönce “paralel yapı” ve 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden itibaren de “ FETÖ terör örgütü” olarak tanımlanmasıyla bürokrasiden hızlı bir tasfiye sürecini beraber yaşadık ve hala da bu süreç devam etmektedir. Bu sürecin uzaması da toplumda tedirginlikler oluşturmaktadır.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra 5 yıl geride kalmasına rağmen FETÖ’nün ne kadar çökertildiğini ve içimizden ne kadar temizlendiğini elbette bilmiyoruz. Fakat beş yıl önceki havanın hala devam etmesi toplumda huzursuzluklar yarattığı kesindir. Bu sürecin sulandırıldığı, insan harcama mekanizması halini aldığı, süreçten rant sağlayan grupların oluştuğu gibi sorular daha da fazlasıyla toplumda konuşulmaktadır.

Yaşadığımız bu sürecin sonunda FETÖ benzeri yapılanmalara karşı devletin aldığı ve alacak olduğu tavırlar bundan sonra çok önemlidir. Şimdiye kadar olanlardan ders aldık mı almadık mı gelecek zamanlarda bunu göreceğiz.