“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım” dedi Akif.

Ve Asım’ın Nesli bu sözlerin hakkını verdi.

O gece; hürriyet, bayrak, ezan ve vatan savunması yaptı.

Dünden bugüne ne olduysa o oldu.

Namık’ın dediği gibi; “Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır.”

İşte bu kan, işte bu kodlar, işte bu hafıza; yeniden açığa çıktı.

50 yıllık casusluk ve örgütsel faaliyet yürüten FETÖ, 15 Temmuz’da kanlı bir girişimde bulundu.

Millete, Meclise ve Lidere silah doğrulttu.

Ve gecenin sonunda; Aytmatov ‘un metaforundaki mankurtlar, ABD’nin köleleri yenildi.

Türklerin destansı kahramanlıkları çoktur. Çoktur da, iki binli yıllarda yeni bir destan yazmak, millet olarak hiç aklımıza gelmezdi.

Çok şükür ki; imanımız ve çılgınca akan kanımız bir arada olunca küffara, küffarın kuklalarına yer yok!

Şimdi 15 Temmuz Destanı’nın ardından muhasebe zamanı!

Bu beş yıl içinde, biz, ne yaptık?

Şehitlerimize, gazilerimize ve milletimize vefa borcumuz var.

Diriliş destanını ve darbe karşıtlığı bilincini gelecek nesillere hak ettiği minvalde aktarmak ana görevlerimizden biridir.

Müzeler, anıtlar yaptık. Anılarımıza sıkı sıkı sarıldık.

Literatür oluşturmanın zeminini hazırlayacak materyalleri derledik, topladık. Kitaplar yazıldı, şahitlikler aktarıldı.

Tarih yapmanın önemli bir ayağı olarak bu sene görsel medya önemli bir görevi üstlendi. Dizi film, sinema filmi ve film festivaliyle birlikte artık yeni bir aşamaya geçtiğimizi gözlemliyoruz.

Önümüzdeki süreçlerde daha ne romanlar, öyküler, şiirler yazılacak…

Önemli bir hususu aktarmadan geçmeyelim.

Bu kanlı ve kirli terör örgütüne karşı olan nefretimizi diri tutmalıyız.

Unutmayın! Ne demişti Aliya İzzetbegoviç: “Unutulan soykırım tekrarlanır.” İşte bu misalde olduğu gibi; Unutulan darbe, darbe girişimi de tekrarlanır. Biz 28 Şubat’ı unutmadık. Ve böylelikle 15 Temmuz’u bir yenilginin değil bir zaferin günü ilan edebildik. İşte bu nedenle unutmayacağız, unutturmayacağız!

‘FETÖ ile mücadele’ elbette 15 Temmuz’un ardından yapılması gereken en kritik görevdi.

İlk sırada yargı süreçleri vardı ve devlet kurumlarından FETÖ üyelerinin tasfiyesi önemli bir merhaleydi.

FETÖ Davalarının çoğu tamamlandı. Bir süre daha temyiz, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi veya AİHM süreçleri beklenebilir. Bu nedenle rehavete asla kapılmamalı, dikkatimizi dağıtmamalıyız. Sonuna kadar takipteyiz.

Kurumlardaki FETÖ temizliği konusunda hala bazı kriptolar olsa da ben iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum.

Dikkatli olmamız gereken, terörü finanse eden ve FETÖ’ye bu aklı veren odakların daha sofistike saldırılarda bulunma olasılığıdır.

Halihazırda dezenformasyon, milletin üzerine boca ediliyor. İşte bu da bir saldırı yöntemi. Birileri fena halde milletin aklını, dimağını tutsak etme peşinde.

Bu oyunda yine FETÖ’cüler ve “bir koalisyon” bu işlere memur edilmiş.

Agâh olacağız. Sabırlı ve stratejik davranacağız.

Bu millet, 251 şehidi ve 2196 gazisine olan vefa duygusunu dik durarak ve asla teslim olmayarak en güzel şekilde taşımaktadır.