Türk halkının özgür iradesini hedef alan ve seçilmiş meşru hükümeti silah zoruyla devirmek isteyen 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir yıldönümünü daha geride bıraktık.

O gece canlarını ortaya koyarak darbecilere direnen ve tüm dünyaya kahramanlık dersi veren şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yâd ettik.

FETÖ’nün Türkiye’ye ihanetini ve ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu yeniden hatırladık.

Hain yapıyla mücadele kararlılığımızı ve azmimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirdik.

15 Temmuz 2016’da Türk halkı darbe adı altında gerçekleştirilmeye çalışılan işgal girişimine karşı adeta destan yazarak vatanını korudu.

Kırk yıllık planı bir gecede çöpe attı.

Fakat 15 Temmuz’da gösterilen mücadele azmi ve kararlılığın, sonrasında devam ettiğini söylemek zor.

Bunun sebebi de istihbarat teşkilatı gibi yapılanan örgütün başvurduğu taktikler.

Her yere sızabilen ve bulunduğu ortama uyum sağlayarak örgüte hizmet etmeye devam eden FETÖ üyeleri ülkenin geleceği için çok büyük tehlike teşkil ediyor.

Örgütün ordu, istihbarat, emniyet ve yargıdaki hücrelerinin büyük oranda temizlendiği söyleniyor.

Fakat aynı şeyi -örneğin- üniversiteler için ifade ermek zor olsa gerek.

Siyasete gelince, “FETÖ ülkeyi ele geçiremedi ama muhalefeti ele geçirmeyi başardı” dense yeridir.

CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’ndan FETÖ’yle mücadeleye ne yazık ki destek yok.

Bilakis muhalefet örgütle mücadeleyi aksatmak için elinden geleni ardına koymuyor.

Hain darbe girişiminin yıldönümünde örgüte tek kelime laf etmeyip AK Parti’yi suçlayıcı açıklamalar yapmasının başka anlamı olamaz.

Muhalefet, mevcut iktidarın devrilmesi halinde örgüte eski nüfuzunu kazandıracakmış görüntüsü veriyor.

Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse, adeta FETÖ’nün devleti ele geçirmesi ve Türk demokrasisi üzerinde vesayet kurması için çalışıyor.

Darbe girişiminde başarısız olmasına ve bugüne kadar birçok kilit ismi ele geçirilmesine rağmen örgütün tamamen çözülmemesinin sebebi, üyelerinin umutlarını kaybetmemiş olmaları.

Hâlâ yakın gelecekte iktidarın devrileceğine ve yeniden eski güçlerine kavuşacaklarına inanıyorlar.

O gün geldiğinde alacakları intikamın hayalini kurarak yaşıyorlar.

Onlara en büyük ümidi de muhalefet veriyor.

“Siyaset” şemsiyesi altına sığınan FETÖ’cüler en rahatları.

İktidarın politikalarına muhalefet ediyormuş gibi görünerek örgüt propagandası yapıyor ve FETÖ tarafından servis edilen söylemleri dile getiriyorlar.

Şunu asla unutmamak gerekiyor:

Karşımızda iç savaş kışkırtıcılığı yapacak kadar Türkiye’ye düşman, ülke içinden ve dışından yardım alan, her türlü kalleşliğe ve kirli yola başvurabilecek oldukça sinsi ve yüzsüz bir örgüt var.

15 Temmuz’da başarısız olduğu halde amacından vazgeçmiş değil.

Bilakis hedefine ulaşmak için çok daha karmaşık yollara başvuruyor.

Örgütün 15 Temmuz sonrası taktiklerine darbe girişimi gecesi halk iradesini savunmak amacıyla sokağa çıkan FETÖ karşıtı kimselerin de bilerek ya da bilmeyerek alet olması üzücü.

Hiçbir gerekçe, kişisel çıkar ve küslük günün sonunda örgütün ekmeğine yağ sürecek tavırlara bahane olamaz.

15 Temmuz’da kaybeden FETÖ’nün sonrasında kazanmaması için örgütle daha kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerekiyor.