Türkiye’de anketlere güvenin olamayacağı çeşitli örnekleriyle ortaya çıkmıştır.

Türkiye lafın gelişi, bu dünyada da böyledir.

Ve fakat güzel ülkemin güzide bir anket firması sahibinin önceki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası patlattığı bomba hala kulaklarımızı zonklatmaktadır;

“Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacağını ilan etseydim beni çarmıha gererlerdi”

İşte bunun dünyada örneği yoktur.

Ve bu örnek anket firmalarını Türkiye’nin güvenilmez kurumları arasına sokmaktadır.

Türkiye’de en güvenilir kurumların başında hala ve her şeye rağmen Cumhurbaşkanlığı gelmektedir.

Neden hala ve her şeye rağmen; işte görüyorsunuz anketçimiz neler söylüyor?

İşte görüyorsunuz muhalefetin Cumhurbaşkanını yıpratmak, güvenini azaltmak ve oy kaybını temin için söyledikleri yalanları, ortaya saçtıkları zırvaları…

Evet, Türkiye’de en güvenilir kurumların başında hala ve her şeye rağmen Cumhurbaşkanlığı gelmektedir.

CİMER’e yapılan şikâyetlerde azalma yok.

Vatandaş kurumlarda yaşadığı sıkıntıları Cumhurbaşkanı’na şikâyet ediyor.

İnsanlar Cumhurbaşkanı’ndan yardım istiyor.

‘Çözse çözse Cumhurbaşkanı çözer’ diyor.

Diyeceksiniz ki, ‘ne var bunda, insanlar Cumhurbaşkanı’na değil, Cumhurbaşkanlığı’na şikâyetlerini beyan ediyor, dert yanıyorlar?’

Hayır, öyle değil…

Şu yukarıda zikrettiğimiz anket firmaları çeşit çeşit anket yapıyorlar, türlü yalanlara, dolanlara, yönlendirmelere rağmen tablo üç aşağı beş yukarı değişmiyor.

Kendilerinin de bazen kabul ve beyan etmek zorunda kaldıkları gerçek; Recep Tayyip Erdoğan açık ara önde…

Karşısına kimi koyarlarsa koysunlar, Erdoğan’ı geçebilene denk gelemediler şimdiye kadar.

Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Meral Akşener, Muharrem İnce…

Abdullah Gül, Davutoğlu, Babacan…

Hepsini toplasalar Erdoğan’ın alacağı oya yaklaşamıyorlar.

Böyle olunca da haliyle, Kürtlerin oyları gizli kapaklı hesapların içine giriyorlar.

Millet İttifakı sırtını HDP’ye dayayarak terör örgütüne göz kırpıyor.

Erdoğan da Kürt seçmenin farkında.

O bunun için Diyarbakır’da mitingler düzenleyerek HDP’nin oy deposu varsayılan  bölgelerde doğrudan halka kucaklaşıyor.

Sadece kendisini değil hizmetleri de vatandaşla buluşturuyor;

Toplu açılış törenleri yapıyor.

Hesapları ve kumpasları bozmak için doğrudan sahaya iniyor.

Şuna da dikkat çekerek noktalamak istiyorum;

İnsanlar Cumhurbaşkanı’na güveniyor ve CİMER yoluyla dertlerini ve şikâyetlerini ulaştırıyorsa bu aynı zamanda şu anlama geliyor;

Aşağıdakiler görevlerini tam olarak yerine getirmiyor.

İşlemeyen bürokrasi Cumhurbaşkanı’nın ayağından tutarak onu aşağıya doğru çekiyor.

Gerek seçilmiş, gerek atanmış idareciler, yerel yönetimler ve parti teşkilatları şikâyetleri azaltmak için gayret sarf etmiyorlar.

Bu saydıklarım vazifelerini layıkıyla yerine getirebilseler CİMER’e şikâyetler azalacak.

Öncelik vatandaşın huzuru ve refahı…

Bu memnuniyet seçimin rengini belirleyecek.

Özellikle ekonomi, sağlık, eğitim ve adalet…

Bakanlıkları, kurumları ve bağlı bürokratları daha itinalı, daha hassas ve çok daha gayretli olmak zorunda…