Delta varyantıyla ilgili görüşlerimi geçtiğimiz haftalarda sizlerle paylaşmıştım.

Görüşlerimle birlikte bu varyanta karşı çok dikkatli olunması gerekliliğini ve hiç kimsenin istemediği şekilde delta varyantının yukarılara doğru tırmanmasıyla vakaların artışına sebep olabileceği bunun da geçmişteki kısıtlamalara mecburi dönüşün habercisi olabileceğinin de altını kalın puntolarla vurgulamıştım.

Dünyada ve ülkemizde maalesef salgının seyri hiç de istenilen seviyede değil hatta son iki haftalık periyotta Türkiye’de vaka sayıları her gün artış eğilimindedir.

Sadece ülkemizde değil birçok Asya, Avrupa ve hatta Afrika ülkesinde de durum farklı değildir.

Hal böyle olunca da salgının nasıl bir rota izleyebileceğini kestirmek son derece zor olmaktadır.

Salgının geleceğiyle ilgili net bir görüş açısına sahip olamamanın verdiği ruh haliyle ülkeler yeniden geçmişte uyguladığı kısıtlama uygulamalarına ve salgının durmasına yönelik ortaya koydukları önlemlere geri dönmeye başlamayı ciddi ciddi düşünür durumdadırlar.

Vaka sayılarındaki artış ülkelerin geçmişteki vaka sayılarına hatta ölüm sayılarına ulaşılabilme ihtimallerini akıllara getirmekte bu psikoloji içerisinde de önlemler paketinin genişletilmesinin zaman geçirmeden uygulanması akıllara gelmektedir.

Tüm bu olasılıklar çerçevesinde piyasalar da hareket alanlarının ne kadar geniş veya ne kadar dar olacağını belirlemek üzerine çalışmaktadırlar.

Yaşanılan tecrübelerden alınan derslerle çok genişleyici bir ekonomi alanında hareket etmenin kaybettirme ihtimalini düşünerek piyasalar hareket etmek isteyeceklerdir.

Piyasaların yanında kişiler ile şirketlerinde yeni oluşabilecek piyasa koşullarında daha dikkatli hareket etmeleri gerekecektir.

Bununla ilgili olarak mesela kişilerin kredi kuruluşlarından veya bankalardan kullanacakları daha çok bireysel kredilere çok ama çok dikkat etmeleri kendilerinin finansal gelecekleri için önemli bir adım olacaktır.

Geleceğin ekonomik anlamda belirsizliklerle dolu olabilmesi ihtimali bile kişinin gelirinde bir düşüşe sebep olabileceği vesilesiyle kişiler böyle bir davranış içerisine girmelidirler.

Enflasyonun yükseldiği bir dönem içerisinde olunduğu için delta varyantının etkisiyle salgının olumsuz seyretmesi enflasyonun kısa dönemde daha hareketli bir durumda olabileceği ihtimalini artırmaktadır.

Bunu çarşıda, pazarda, markette ve pazarda hissetmek mümkündür ki vatandaşın da ağzı bu konuda yanmaktadır.

Böyle olduğu için de temmuz ayında Tüketici Güven Endeksi yüzde 2.7 oranında düşüş göstermiştir.

Tüketicinin güveninin düşmesi piyasalar için olumsuz bir durum olduğu için önümüzdeki aylarda bu endeksin yükselmesi adına çalışmaların yapılması piyasa mekanizmasının iyi işlemesi anlamında son derece önemlidir.

İhtimallerin tamamını iyi tahmin edebilen ve ihtimaller neticesinde ortaya çıkabilecek sorunların çözümünü hızlı bir şekilde uygulamaya koyabilen ülkelerin delta varyantının tüm negatif yönlerini ortadan kaldırması diğer ülkelere oranla daha rahat olabilecektir.

Piyasaların bu konuda şimdiden yani hiç vakit geçirmeden A, B, C hatta D planları bile hazır olmalıdır.

Türkiye’de bununla ilgili olarak üreticilerin hammadde fiyatlarının artması neticesinde dünya ülkeleri ile üretimde rekabette bir adım geriye düştüklerini düşünmeleriyle hammaddeler üzerindeki ek vergi yüklerinin en azından belirli bir zaman dilimi için kaldırılmasını beklemeleri son derece yerindedir.

 Dolayısıyla da sanayicimiz bu konuda sonuna kadar desteklenmelidir ki delta varyantı etkisiyle ortaya çıkabilecek olumsuz bir duruma karşı sanayicimizi şimdiden koruma kalkanına almış olalım ki bu yapılabileceklerden sadece bir tanesidir.