Gidebilen herkes oradaydı!

Gidemeyen herkesin de aklı oradaydı.

Orada olmak için illâ bedenle gitmek gerekmiyordu.

Duayla da gidebilirdi insan.

Parasını da gönderebilir, kendisi gitmiş kadar olurdu. Belki kendisi gitmese de maddi yardım, manevi dua gönderse daha fazla katkıda bulunmuş olurdu, kim bilir?

Herkes oradaydı Türkiye'nin dört bir yanından belediyeler de oradaydı.

Emniyet oradaydı....

Her adımda bir askerimiz vardı.

AFAD gibi, Kızılay gibi kuruluşları zaten demeye gerek yok.

Tüm muhafazakâr Sivil Toplum kuruluşları ve yardım dernekleri tam teşekküllü oradaydı.

Orman ekipleri, Karayolları ekipleri, devlete dair aklınıza ne gelirse oradaydı.

Kimi özel inşaat şirketleri de oradaydı iş makineleri ile.

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu gördüm, ne bir koruma ne bir koruma ordusu, hiç kimse yoktu yanında, birkaç personel dışında.

Ayağında çizme durmadan çalışıyordu, organize ediyordu çalışanları.

Felaketin boyutuna mı ağlarsın, oraya biriken devlet yetkilileri, bürokratlar, sivil toplum ve gönüllülerin özverili çalışmalarına mı ağlarsın?

Öyle zor ki orada şahit olduğumuz gerçeklerin yansıması...

Ekrandan izlemek ayrı, fotoğraflara bakmak ayrı, birebir çıplak gözle görmek apayrı...

AFAD organizatörü Gerede Kaymakamı Değerli insan Cengiz Ayhan'la sohbet ettik, öyle yorgundu ki...

Kocaman masayı tek başına taşıdığına şahit oldum, diyordu oradaki arkadaşlar.

Bolu Ak Parti Milletvekili Arzu Aydın hanımla ayaküstü sohbet ettik. Bolu nere, Kastamonu nere...

''Ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapacağız, kimse mağdur olmayacak.'' diyordu kadınlara has o samimi duygusal ses tonuyla...

''Biz büyük bir milletiz, birlikte olursak dünyada hiçbir süper güç bizi yıkamaz, şu yardımlaşma ruhuna bakar mısınız? Ahh keşke bir de nifak sokanlar, iyiliğin tekerine çomak sokanlar, yapılan iyilikleri sabote etmeye çalışanlar olmasa...'' dediğimde Milletvekili Arzu hanım,

''Meclis açılır açılmaz sosyal medya yasası çıkacak, yalanla mücadele edeceğiz, hiç dert etmeyin.'' dedi...

Teşekkür ettik bu müjdeye ve orada resmi ve gönüllü görev alan herkese.

Bir de,

Ben felaket bölgesine gidiyorum dediğimde. ''Aman hocam bizim de katkımız olsun.'' diyerek gözlerimi yaşartan herkesten Allah razı olsun.

Şimdi,

Oradaki yaraları sarmak için tüm Türkiye el ele vermeliyiz, sabote etmeye çalışanları hiçe sayarak.

Onlar kendi başlarına gelince devletin eline bakıyor ama başkalarına gelince ''zırnık yok'' diyorlar.

Felakete maruz kalan milletimiz de onların bu halini görüyor elbette...

Sel yüzlerce dükkanın içini tamamen boşaltmış, düşünün...

Kim ne derse desin,

Devletimizin yanında, devletimizle birlikte o yaraları sarmaya devam edeceğiz.

Biz gerçekten büyük bir milletiz!