Çalışma hayatında işçi ile işveren arasında birtakım sebeplerle sürtüşmeler olabilir. Hatta bu durum daha da ileri giderek kimi zamanlarda çalışan tarafından işverene hakaret ya da küfür etmek şeklinde de ortaya çıkabilir. Bu durum tam tersine işveren tarafından işçiye karşı söylenen sözler için de geçerlidir. İşçi tarafından işverene karşı hakaret edilmesi, 4857 Sayılı İş Kanunu hükümleri gereğince işverenin haklı nedenle işçinin iş sözleşmesini derhal fesih imkânı verir.

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. vd. maddelerinde düzenlenen işçinin, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hakkı hükümleri kapsamında; “Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir.” Bunlar;

ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri. İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması. Yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması. İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması. İşyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması gibi durumlarda işveren ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanmalıdır.

Görüleceği üzere işçinin, işverene ve işverenin aile üyelerine karşı hakaret, küfür ve şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi durumunda işveren, işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedebilir.

Bu tür durumlarda işveren tarafından bir tutanak tutularak, işçinin iş sözleşmesi derhal feshedilebileceği; işçiyi fesih ve ihbar sürelerine uymaksızın işten çıkarılabileceği gibi ayrıca işverenin, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hakaret suçu kapsamında savcılıkta suç duyurusu yapabileceği gibi işverenin, işçi aleyhine manevi tazminat davası açma hakkı da bulunur. İşveren tarafından tutanak tutulması zorunlu olmayıp, tutulan tutanak, ispat külfeti açısından haklı nedenle derhal fesih durumlarında büyük kolaylık sağlar.

İşçi, işveren tarafından haklı nedenle iş sözleşmesi feshedildiği takdirde işe iade davası açarsa, haklı nedenin varlığını ispat külfeti işverendedir. Bunun içindir ki tutulan tutanak ve sair nedenler ‘ispat’ açısından büyük önem taşır. Bundan dolayı işverenin haklı nedeninin varlığını ispat etmesi durumunda işçi tarafından açılan işe iade davası reddedilir ve bütün dava harç ve masrafları da işçiye ait olur.

İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle derhal feshedilmesi durumunda da işçi işverene karşı dava açabilir. Ancak işçilik alacakları için açılan davalarda zorunlu arabuluculuk şartı vardır. İşçinin dava açmadan önce ‘Zorunlu Arabululucuk’a başvurması şart koşulduğu için, dava açmadan önce arabuluculuk müessesesine başvurması gerekir. Arabuluculuk toplantılarında sulh olunamaması ve anlaşmanın sağlanamaması durumlarında arabulucu tarafından anlaşmama tutanağı düzenlenir ve akabinde dava açılabilir.

Aynı durum işverenin, işçisine ve aile üyelerinden birine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi durumunda da geçerli olur. İşveren tarafından işçiye karşı yapılan bu eylem neticesinde işçi; kıdem, ihbar, yıllık izin vb. gibi tazminat ve ücret alacaklarına da hak kazanır. İşçi tarafından işverenin yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi durumunda ise işçi kıdem ve ihbar tazminatı alamaz.