Önceki haftalarda İslâmlıkta kitap maceramıza değinmiştik.

Bugün de kısa bir şekilde kitapçılık kültürüne dokunalım…

Malumunuz, İslâm ülkelerinde kâğıt endüstrisinin teşekkülünden sonra kitapçılık önemli oranda gelişti. Abbasi hükümranlığının başladığı dönemde ilk kitap dükkânları görülmeye başlandı, kısa bir zaman içerisinde de tüm İslâm coğrafyasına yayıldı. Buna binaen de hattatlık, ciltçilik, tezhipçilik gibi yeni sanat kolları ve yeni meslek türleri zuhur etti…

Varrâkûn (kitap yazdırıp satan kişiler) ve müstensih (kitapları istinsah/kopya eden kişiler) gibi sınıflar mezkûr meslek gruplarına verilecek başlıca misallerdendir.

Varrâkûn denilen kitapçıların kendileri de ekseriyetle entelektüel kişilerdi. Zamanla aynı devirde yaşadıkları âlimleri dükkânlarına çektiler, onlarla ilmî müzakereler yaptılar. Böylece zamanın anlayışına göre gayriresmi fikir kulüpleri ortaya çıktı...

Kitapçılar, seyahatler yaparak da İslâm ilim serüvenine katkıda bulundular. Halife, kitap derleyicileri, ulema ve halktan birtakım kişilerin sipariş verdiği kitaplara ulaşmak için şehir şehir gezdiler. Dolayısıyla zamanla kitap koleksiyonları meydana çıktı. Bu da kütüphanelerin hızla artmasında etkili bir faktör haline geldi…

X. asır itibariyle el yazmalarına hususî bir kıymet atfediliyordu. Kitap koleksiyoncuları nadir bulunan yazma eserlere ciddi ücretler ödemeye başladılar. Kaynaklarda, enteresan bir durum olarak, bu satıcıların kitap ticaretinden kâr amacı gütmedikleri anlatılmaktadır. Nitekim onların nafakasını devrin büyük zenginleri yahut hükümdar sağlamaktaydı…

Kitap dükkânları, sosyal hayatın mühim cazibe merkezlerinde; bilhassa Kurtuba, Meşhed, Bağdat, Şam ve Kahire’de hızla gelişti. Üstelik dükkanların mimari konstrüksiyonu tetkik yapmaya, araştırmaya, aranılan eseri kolayca bulmaya uygun bir şekilde planlanıyordu. Âlimler vakitlerinin çoğunu buralarda geçiriyorlardı. Kitap dükkânları, âdeta, edebî ve ilmî sohbetlerin yaşandığı elit birer kıraathane atmosferine sahipti…

800’lü yılların sonlarında vefat eden meşhur tarih ve coğrafya âlimi Yakubî, yaşadığı dönemin Bağdat’ından söz ederken, yalnızca Vaddah mahallesinde yüzü aşkın kitap dükkânı saydığını belirtir. Keza Mısır’da, Tulunlar ve İhşitler devirlerinde kitap ticareti yapılan bir kitapçılar çarşısı mevcuttu. Ayrıca Şam’da bulunan kitapçılar da epey popülerdi. Burada bulunan “Sûk el-Varrâkîn” isimli kitapçılar çarşısı tarih yapraklarındaki yerini korumaktadır. Yine Türk şehirlerinde, İspanya ve İran gibi bölgelerde süratle büyüyen kitapçılık faaliyetleri de İslâm tarihçilerince malumdur…

Kapanışı şöyle yapalım:

İslâm fetihleri sadece politik neticeler doğurmadı. Şanlı İslâm ordularının bilek gücü zihinlere de sirayet etti. Medeniyetler arası kurulan irtibat; sosyal organizasyonun ilim, sanat ve ticaret gibi temel dinamiklerini ateşledi. Kompleks ve kalifiye bir nitelikle ilerleyen medeniyet hamlesi, gerçekleştirdiği büyük kültür yapılanmasının yanında, Müslümanları yeni sahalarla da tanıştırdı. Avrupa dehasının böylesi bir entelektüel ivme yakalaması ise ancak birkaç asır sonra olacaktı…