Saraybosna’da Cumhurbaşkanımıza gösterilen sevgi seli, Boşnak bir annenin Erdoğan’a hasretle sarılıp dua etmesi ya da Aliya’nın kabrinde nöbet tutan muhafızın saygıyla eğilip elini öpmesi Türkiye’nin Balkanlar’daki gerçek gücünü göstermeye yetmiyor. Çünkü Libya’dan Karabağ’a; Somali’den Bosna’ya kadar zulme uğramış milletler için Türkiye samimi bir dost, gerçek bir kurtarıcı zaten.

Asıl gücümüz, muarızlarımızı dönüştürme kabiliyetimizde ve bunu çarpıcı bir şekilde Cumhurbaşkanımızın Bosna ve Karadağ’a yaptığı ziyaretlerde gözlerimizle gördük.

ÇÖZÜMÜN TEK ADRESİ: TÜRKİYE

Bosnalı Sırplar, BM eski yüksek temsilcisi Valentin İnzko’nun Srebretnitsa Soykırımının inkârını suç sayan kararını protesto etmek için bir aydır Devlet Başkanlığı oturumlarını boykot ettiği için Cumhurbaşkanımızı da karşılamayacakları Balkan basınında yazılıyordu. Oysa herkesi şoke eden olay bu ziyarette yaşandı.

Sırp lider Milorad Dodik, Cumhurbaşkanımızı hürmetle karşıladığı gibi, yaptığı konuşmada hiçbir Batılıya güvenmediğini, Erdoğan’ın ise dünyanın en güçlü aktörlerinden birisi olarak kendi sorunlarını çözecek “tek lider” olduğunu söyledi. İşte gerçek güç budur.

Türkiye bu gücüne Erdoğan’ın son 20 yılda ilmek ilmek dokuduğu diplomatik başarıları, savunma sanayine yaptığı büyük yatırımlar ve milletiyle beraber tüm vesayet odaklarını yıkarak sürdürdüğü kararlı siyaseti sayesinde kavuştu. Onun için bu zaferde en büyük pay şüphesiz Cumhurbaşkanımıza ait.

KARARLILIK, CESARET VE SABIR

Cumhurbaşkanımızla iki gün süren yolculuğumuzda sadece Türkiye’nin değil, tüm mazlum milletlerin dertlerini çözmeye kendini adamış bir liderin inanılmaz gayretine şahit oldum. Hiçbir insanın kaldıramayacağı kadar büyük yükleri omuzlarında taşıyor olmasına rağmen, dünyadaki neredeyse her meselede çözüm odaklı, duru ve dikkatli bir tavra sahipti. Yorgunluk nedir bilmiyordu. Ertesi gün tamamı Türk mühendislerinin başarısının ürünü olan Türkiye’nin ilk Taaruzi İnsansız Hava Aracının (TİHA) Ordumuzun teslim edildiği törene katıldığında ise çabasının meyvelerini topluyordu.

Bosna Savaşı esnasında soykırımı durdurmak şöyle dursun, Boşnaklara silah ambargosunu dahi engelleyemeyen bir Türkiye’den bugün Sırpların bile korkuyla karışık saygı duyduğu bir yere gelmemizde Cumhurbaşkanımızın etkisini Boşnak gazeteci Emine Şeçeroviç’e soruyorum. Cevaplamadan önce beni düzeltiyor: “Hayır sizin değil, hepimizin Cumhurbaşkanı o”. Adeta lirik bir şiir gibi. Bundan daha destansı bir cevap olur mu?