Sömürgecilik dünyada bitmedi, şekil değiştirerek devam ediyor. Sömüren ve sömürülen ülkelerin hafızaları bile çok taze. Tarihi gerçekleri manipüle etme gayretleri ise sömürülen mazlum milletler nezdinde beyhude çabadan öteye geçmiyor. Son dönemde Fransa’nın Cezayir’e karşı takındığı tavır ve aldığı tepki tam da bununla ilgili. Sömürgecilik geçmişi olan özellikle batılı ülkelerin “kendinden olmayana” karşı bakış açısını da gösteren bir örneğe geçen hafta şahit olduk.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Fransız sömürge döneminden önce Cezayir’de bir ulus olup olmadığı sorusunu sorarak kendi sömürge dönemlerinin Cezayir’in bir millet olmasına yaptığı katkıdan bahsetti. Fransız sömürge dönemi öncesinde Cezayir’in bir ulus olmadığını söyleyerek Cezayir resmi tarihinin gerçeklere dayanmamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Macron’un en büyük rahatsızlığı ise Cezayir resmi tarihinin Fransa’ya karşı nefret dolu söylemlerle dolu olmasıydı.

Bu aşağılayıcı ifadelere tepki olarak Cezayir ise Fransız uçaklarının sürekli kullanmış oldukları hava sahasını kapatma kararı aldı, ayrıca Fransa’dan büyükelçisini de geri çağırdı. Yine Cezayir Cumhurbaşkanlığı ve devlet televizyonundan yapılan açıklamada “1830-1962 yılları arasında Fransız sömürgeciliğine karşı yiğit bir direnişle kendilerini feda eden 5 milyon 630 bin şehidin anısına kabul edilemez bir hakarettir” ifadeleri kullanılarak Macron’un sözlerinden duyulan rahatsızlık dile getirildi. Bunun yanında Cezayir’in içişlerine hiçbir dış müdahalenin kabul edilemeyeceği deklare edildi.   

Cezayir ile yaşanan diplomatik gerilimin yakın zamanda yatışmasını umduğunu belirten Macron’u yapmış olduğu açıklamalara sevk eden aslında tamamen iç politika ile ilgiliydi. Macron, Nisan 2022’deki Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Özellikle son Fransız kamuoyu yoklamalarında sağcı adayların oy oranlarının yükselmiş olması Macron’un bugünkü tavrında belirleyici rol oynadı. Sağ akımın yükselişini oya tahvil etmek isteyen Macron, vatandaşlarının yüzde sekizini oluşturan Cezayir kökenli oy potansiyelini ise ihmal ediyor. Bu tavrın sonuçları elbette 2022 yılında görülecektir.  

İki devlet arasındaki gerginliği tırmandıran başka bir mesele de vizeler ile ilgili. Macron’un açıklamalarından kısa bir süre önce Fransa’nın Kuzey Afrika ülkelerine yönelik vize kısıtlaması getireceği haberleri diplomatik çatışmaların büyüyeceği sinyalini zaten vermişti.

Fransa Cumhurbaşkanı, Cezayir’i hala kendi sömürgesi olarak gördüğünden olsa gerek ki Cezayir halkına karşı aşağılayıcı ifadeler kullanma hakkını kendinde görüyor. Sonuç itibariyle sömürgecilik üzerinden çok uzun yıllar geçmiş olsa bile bu zihniyetin aslında çok da değişmediğini bu yaşananlardan gözlemleyebiliyoruz.