Millet İttifakı’na Kürt oylarını taşıyabilme potansiyeliyle anahtar parti konumundan güç alarak merkez parti görüntüsüne büründürülen HDP’deki değişimi izleyebiliyor musunuz?

Eğer HDP, Erdoğan’ın açıkladığı gibi oyunu Akşener’i veto edecek kadar cesur bir şekilde oynuyorsa arka planda bir başka ittifak ihtimali var demektir.

Nasıl bir ittifak?

Türk Ordusu Suriye’de YPG mevzilerini vururken, ABD Başkanı Biden, Kongre’ye yazdığı mektupta, “Türk hükümetinin Suriye’nin kuzeydoğusundaki eylemleri, ABD’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır” dedi.

Amerika El Kaide ve DAEŞ tehdidini öne sürerek YPG’yi hem askeri lojistik ve hem de ekonomik olarak destek vermeye devam ediyor.

Bu destek Türkiye’nin ısrarla ve yüksek sesle YPG ile PKK arasında bir fark olmadığını dile getiriyor olmasına rağmen hız kesmiyor.

İçişleri Bakanı Soylu’nun Türkiye sınırları içindeki PKK mensubu terörist sayısının 181’e indiğini açıklamasının bir başka cephesi de YPG’ye destek veren ABD’nin PKK’yı gözden çıkarmış olmasıdır.

YPG, Amerika’nın desteğiyle askeri ve teknolojik olarak güçlü bir savaş makinesi haline getirilirken PKK’nın üstündeki kamuflaj dökülüyor ve neredeyse Kalaşnikof’tan başka silahı yok gibi.

PKK tarih olurken, HDP’nin ‘Tutum Belgesi’nde ortaya koymuş olduğu Amerika çıkarlarına itirazsız siyaset tarzını benimseme mesajları seçim stratejisinden daha fazla bir anlam kazanmaya başladı.

HDP’nin bu çizgisine uygun olmayan çıkış olarak, Sezai Temelli’nin başını çektiği bazı milletvekillerinin Terörist başı için Twitter üzerinden ‘Önder Apo’ya Özgürlük’ kampanyası başlatmaları radikal Kürt seçmenin gazını almaya yönelik bir hamle olarak değerlendirilmelidir.

PKK tarih olurken, HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 15’in üzerinde bir oy oranı hedeflemesi, çatış(a)mazlık ortamından en fazla faydalanacak parti olacağını da göstermiş oluyor.

Yani HDP seçim sathı mahalline girilirken yakalamış olduğu avantajlı atmosferi, demokratik mücadelesinin bir kamburundan kurtulmak için kullanmasını beceriyor.

Hâlbuki PKK’nın bitirilmiş olması, bir silahlı terör örgütü tehdidini ortadan kaldırma başarısının asıl sahibi AK Parti’nin daha fazla yararına olması beklenmektedir.

Ama hayır, Çatışmazlık veyahut PKK’nın çatışamazlığını HDP, ‘barış ortamını sağladık’ şeklinde seçim propagandasında kullanarak, büyük şehirlerde ve turistik sahil bandındaki oylarını arttırmanın malzemesi haline getirecektir.

Bunu yaparken, kendisine üst akıl tarafından işaret edilen CHP’nin çoktan vazgeçtiği Atatürkçü - Baykalcı çizgisini tarzı siyaset olarak benimseyerek, CHP’den daha devletçi, daha statükocu ve daha ‘Ergenekoncu’ olabileceğini de ortaya koyabilmenin dayanılmaz ağırlığıyla pençeleşecektir.

Ve HDP bu çelişkileriyle, Amerika çıkarlarına uyumlu siyasi hareket tarzını benimserken ve siyasetin yeni merkez partilerinden birisi haline gelmeyi hedeflerken, Kürt oylarının deposu iddiasından vazgeçmeyen ve fakat Kürtlere sırtını dönmüş bir partiye doğru evrimini tamamlamış olacaktır.