ABD’nin ve Avrupa’nın Mısır’da gerçekleştirilen askeri darbeyle Sudan’da geçtiğimiz günlerde geçici hükümetin askeri kanadının sivil kanadına yaptığı darbeye yaklaşımı arasındaki fark dikkatlerden kaçmıyor.

Abdülfettah es-Sisi’nin Mısır’daki darbesini destekleyen Batı, adaşı Abdülfettah el-Burhan’ın Sudan’daki son darbesine karşı çıkıyor.

Kısacası darbeler arasında ayrım yapıyor.

Bu çifte standart Arap sokağında sorgulanıyor, sebepleri merak ediliyor.

Mısır’da askerden yana tavır alan ve darbecilerin cinayetlerini görmezden gelen ABD ve Avrupa neden Sudan’da sivillere ve “devrime” destek veriyor?

Batı’nın seçici tavrının demokrasi hassasiyetiyle alakalı olmadığı gayet açık.

Aksi olsaydı her iki darbe arasında ayrım yapmaz, Abdülfettah’ların ikisine de aynı tepkiyi gösterirdi.

Batı’nın Mısır ve Sudan darbelerine yaklaşımındaki farkın sebeplerini genel olarak iki başlık altında değerlendirmek mümkün.

Birincisi ABD ve Avrupa’nın çıkarları, ikincisi İsrail’in tavrı.

Batı, kendi ekseninde dönmeye razı olmayacakları ve ülkelerinin milli çıkarları doğrultusunda bağımsız bir politika izlemeyi seçecekleri için İslamcıların iktidar olmalarını istemiyor.

Mısır’da yapılan darbenin hedefinde Müslüman Kardeşler vardı.

Sudan’da İslamcılarla işbirliği yapan Ömer el-Beşir’i deviren darbe de Batı’dan destek gördü.

Abdülfettah el-Burhan ne zaman Batı’nın adamı Başbakan Abdullah Hamduk’u görevden almaya ve hükümetin ağırlıklı olarak solculardan oluşan sivil kanadına darbe yapmaya kalktı, işte o zaman ABD ve Avrupa darbeye tepki gösterdi.

İsrail’in tavrı da hiç şüphesiz ABD ve Avrupa’nın darbelere yaklaşımında belirleyici rol oynuyor.

Batı’nın Abdülfettah es-Sisi’ye desteğinin ve Mısır cuntasının cinayetlerini görmezden gelmesinin başlıca nedeni, darbecilerin İsrail’in tam desteğini kazanmış olmaları.

İsrail, Ömer el-Beşir’in devrilmesinden de memnun.

Ancak Abdülfettah el-Burhan’ın hükümetin sivil kanadına yaptığı darbenin planları bozmasından ve yeniden İslamcıların önünü açmasından endişe ediliyor.

Batı’nın ve İsrail’in bu endişesinin farkında olan Abdülfettah el-Burhan, Ömer el-Beşir’in partisinin önde gelen isimlerini serbest bırakan başsavcıyı derhal görevden aldı ve salıverilenlerin yeniden tutuklanmaları talimatı verdi.

Ayrıca demokrasi, insan hakları vesaire adı altında yöneltilen eleştiriler Sudanlı darbeciler üzerinde baskı oluşturuyor.

Batı’nın bu tür baskılarına maruz kalan Arap liderlerinin İsrail’den medet umar hale geldikleri malum.

İsrail elbette Sudan’ın tam anlamıyla demokrasiye geçmesini ve halkın özgür iradesiyle yönetilmesini istemez.

Fakat darbeci generallerin kafaları üzerinde demokrasi ve insan hakları sopasının birazcık sallanması İsrail’in işine gelecektir.

İsrailli güvenlik uzmanı yazar Yossi Melman da Middle East Eye sitesinde yayınlanan analizinde İsrail’in Abdülfettah el-Burhan’ın darbesini Sudan’la ilişkileri daha da ileriye götürmek için şans olarak gördüğüne işaret ediyor.

Sudan’da Batı’nın ve İsrail’in istediği, İslamcılar dışarıda tutularak kurulacak, askeri vesayetin devam ettiği fakat ön planda sivillerin olduğu kırılgan bir sistem.

Bunu sağlamak için arabuluculuk girişimleri yoğun bir şekilde devam ediyor.