İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in en önemli bulduğu icraatı şüphesiz grup toplantılarında yaptığı konuşmaları.

Akşener’in beslenme çantası bir hafta boyunca orada burada, güya halkın içinde yaptığı konuşmalar ve yaşadığı arbedelerle dolduruluyor.

O da grup toplantılarında haftanın özeti mukabilinde beslenme çantasına konulanları kürsüde tiyatral bir şekilde okuyor.

Memleketin faydasına bütün gündemi bu konuşmalardan ibaret…

O kadar önemli buluyor ve o kadar ciddiye alıyor ki bu konuşmaları, hafta içi reklamlarını dahi yayınlatıyor televizyonlarda.

Fakat bakıyorsunuz o grup konuşmalarına;

‘Ekonomi şöyle böyle, millet aç aç…’

Ekonominin nasıl olması gerektiğine dair bir çözüm önerisi, partisinin sosyal meselelere bakışı, top yekûn alternatif teklifleri yok.

Bir ufuk yok, ufuk…

Ve geziler boyunca elde kalan hasılalar…

Son grup konuşmasında sarf ettiği cümleler bir bakın mesela;

Her fırsatta halka hitaben “Ben sizin bacınızım” diyen Akşener, şehit yakınının bacısına söven grup başkan vekiline okkalı iki kelam etmesi beklenirken,

“Zannetmeyin harlayarak bizi geri çekeceksiniz. Her dükkânın içinde provokasyon yaptırabilirsiniz, her dükkânın kapısında porno sitesinde gezenlere, yavşak yavşak konuşanlara, yazı yazanlara provokasyon yaptırabilirsiniz. Yaptırın kardeşim! Sizden korkan sizin gibi olsun" diye konuştu.

Akşener’in beslenme çantasına bu bozuk ürünleri kim koyuyor. Yoksa bu metinleri de mi Lütfü Türkkan yazıp, okusun diye Akşener’in eline veriyor.

Bir tiyatro, bir müsamere konuşması adeta…

15 Temmuz öncesinde “Yurtta sulh, cihanda sulh… Ben başbakan olacağım” diyordu…

Şimdi “Ben başbakan adayıyım”

23 Nisan’a 4 buçuk ay var.

Dahası başbakanlık koltuğu kalmadı.

***

Bir diğer müsamerecimiz de Kılıçdaroğlu…

Onun da beslenme çantasında hiçbir yerli malı yok.

“Kavala serbest bırakılsın, Demirtaş’a özgürlük, Teskereye hayır” diye diye geldi büyükelçilere mektup yazdı.

Bilmediğimiz başka bir vazifesi yoksa CHP Genel Başkanı sıfatıyla ve iklim krizi bahanesiyle, ‘Kanal İstanbul Projesi’ne destek olunmamasını istedi.

Peki, genel başkanlık veyahut milletvekilliği makamı, ülkesini yabancı diplomatlara şikâyet etme ve işadamlarını ve yatırımcılar tehdit etme yetkisi veriyor mu?

Kılıçdaroğlu kaç suç birden işliyor?

Buna hukukçular ne diyor?

Siyasi cinayetler iddiasının ardından devletin memurlarını, bürokratlarını tehdit ettiğinde yazmıştım, ‘Kılıçdaroğlu gözlem altına alınmalı’

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dışarıdaki itibarını dinamitlemekten, ülkede kaos oluşturmaya teşebbüsten, yatırımcıları, işadamlarını, devletin memur ve bürokratlarını aleni tehdit etmek suçlarının faili olarak bir fezleke düzenlenip acilen gözlem altında tutulmalı.

Bunlara büyükelçilere yazdığı mektup da ilave edilerek bu yapılmalı.

Veyahut son çare olarak, hiç 23 Nisan filan beklenmeden, beslenme çantası da eline verilerek, beş on dakikalığına da olsa Cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmalı ve hasretini çektiği, hayallerini süsleyen o makama kavuşması sağlanmalıdır.

Başka türlü ol ma ya cak!