Nüfusu 1,3 milyara ulaşan Afrika Kıtası’nın sosyo-ekonomik açılardan en gelişmiş ülkeleri Kuzey Afrika’da yer alıyor. Mısır, yaklaşık 250 milyon kişinin yaşadığı bu bölgenin lokomotif ülkesi konumunda. 100 milyonluk nüfusuyla en kalabalık Arap ülkesi olmasının yanı sıra, kadim kültürü, Akdeniz’i Hint Okyanusu’yla birleştiren Süveyş Kanalı ve Arap dünyasının kültürel merkezi olma gibi birçok özelliğiyle dünyanın ilgisini üzerine çekiyor.

Ancak son yıllarda, güneş enerjisi bakımından muazzam potansiyele sahip bir coğrafyada olmaları, Mısır başta olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerini cazip kılıyor. Akdeniz’in güneyinde yer alan Kuzey Afrika, iklimsel koşullarından dolayı yıl boyunca güneş ışığı alan ve bundan dolayı da güneş enerjisi potansiyeli zengin bir bölgedir. Bu nedenle Avrupa’ya yakın konumdaki güneş zengini Kuzey Afrika ülkeleri üzerine çok sayıda yenilenebilir enerji projelerinin yapıldığı görülüyor.

Bu projelerin esas amacı, Afrika’nın güneşinden elde edilecek elektriğin Avrupa’ya güvenli bir şekilde ulaştırılması. Dikkat edilecek olursa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya uzanacak elektrik hattı projesinin Yunanistan, GKRY ve Mısır ortaklığında gerçekleşmesi yönünde yoğun bir diplomatik faaliyet yürütüyor.

Akdeniz gazının Avrupa’ya cazip gelmemesi ve bu bağlamda Eastmed projesine beklenen ilginin ve desteğin sağlanamaması üzerine Atina ve Lefkoşa’nın rotayı güneş enerjisine çevirdiği söylenebilir. 2000’li yılların başında Avrupa Birliği’nin desteklediği ve Akdeniz Ülkeleri Birliği’nin öncülük ettiği en önemli projelerden biri, “Akdeniz Güneş Planı” projesiydi.

Projenin fikir babası ve mimarı Fransa’ydı. “Transgreen” adıyla da bilinen projeyle Fransa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da rüzgâr ve güneş panelleri üzerinden elde edeceği elektriği Avrupa’ya taşımayı planlıyordu. Hatta Almanya da “desertec” adlı bir projeyle Sahra Çölü’nde elektrik üretmeyi ve bunu Avrupa’ya ulaştırmayı tasarlamıştı.

Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa’daki jeopolitik rolünü artırma amacıyla Kuzey Afrika ile Avrupa arasına köprü olmaya çalıştığı, birçok uzmanın ortak görüşü. Özellikle Mısır’ın 2035 yılına kadar elektriğinin yüzde 40’tan fazlasını yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmeyi ülke hedefi haline getirmesi, Atina’da tarihi bir fırsat olarak algılanıyor.

Zira Mısır geçtiğimiz yıllarda Dünya Bankası’nın desteğiyle 37 kilometrekarelik bir alan üzerine altı milyon güneş panelinden oluşan Benban güneş parkını kurarak bu konuda ne kadar ciddi olduğunu kanıtlamıştı.

Tüm bu gelişmelerden ilham alan Atina’nın hem iki ülke arasındaki stratejik ilişkiyi derinleştirmek ve bölgesel jeopolitiğini kuvvetlendirmek hem de Avrupa’nın enerji güvenliğini ön plana çıkarmak adına Ekim 2021’de Mısır’la elektrik bağlantısı sözleşmesi imzalaması, oldukça ilgi çekici bir adım olarak nitelendirilebilir.

Anlaşmaya göre Mısır’ın ürettiği temiz enerjinin ihtiyaç fazlası, deniz altına döşenecek kablolar vasıtasıyla Avrupa pazarına ulaştırılacak. Sonuç olarak yakın gelecekte Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’in fosil yakıtlardan ziyade yenilenebilir enerji kaynakları bakımından Avrupa’nın gündemini meşgul edeceği söylenebilir.