Komşumuz Irak’ta 10 Ekim’de yapılan seçimlerin üzerinden bir aydan fazla süre geçmesine rağmen hükümetin nasıl kurulacağı hâlâ belirsizliğini koruyor.

Seçimlerde ağır bir yenilgi alan İran yanlısı Şii grupların hile yapıldığı iddiaları ve itirazları sebebiyle nihai sonuçlar henüz açıklanamadı.

Seçimlerin galibi Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, önceki gün ikamet ettiği Necef kentinde düzenlediği basın toplantısında seçimlere hile karıştığı iddialarına cevap vererek, seçimlerin şeffaf bir şekilde gerçekleştirildiğine tüm dünyanın şahit olduğunu söyledi.

Öncelikli seçeneklerinin “ulusal çoğunluk hükümeti kurmak” olduğunu açıklayan Şii lider, bunun gerçekleşmemesi halinde önlerindeki ikinci seçeneği “ulusal muhalefet oluşturmak” şeklinde tanımladı.

Seçimleri kaybeden gruplara “Irak demokrasisini tümüyle yıkacak eylemlerden kaçınmaları” çağrısında bulunan Mukteda es-Sadr, söz konusu grupların kurulacak hükümete katılabilmeleri için şu şartları ileri sürdü:

“Yolsuzluğa bulaşanların korunmaması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için bağımsız yargıya teslim edilmeleri, İran’a yakınlığıyla bilinen milis grubu Haşdi Şabi içerisindeki kontrolsüz silahlı yapıların tasfiye edilmesi ve Haşdi Şabi’nin adının siyasete alet edilmemesi, Irak’ın bağımsızlığının korunması için dışarıyla ilişkilerin sadece resmi ve diplomatik kanallar aracılığıyla yapılması ve diğer türden ilişkilere son verilmesi, başka ülkelerin iç işlerine karışılmaması ve Irak halkının kendisini ilgilendirmeyen savaşlara sokulmaması.”

Tüm milis gruplarının lağvedilmesi çağrısında bulunan Mukteda es-Sadr, söz konusu grupların silahlarının ilk aşamada Silahlı Kuvvetler’in arabuluculuğunda Haşdi Şabi’ye teslim edilebileceğini söyledi.

Seçimin galibi Şii liderin bu şartlarının muhatabı olan gruplar tarafından kabul edilme ihtimali neredeyse sıfır.

Çünkü o gruplar siyasi ve maddi kazançlarını büyük oranda sahip oldukları silahlı milisler ve Tahran’la olan ilişkileri sayesinde elde ediyorlar.

Kendilerine güç veren o silahtan ve dışarıyla ilişkilerinden vazgeçmeleri pek mümkün değil.

Ayrıca İran da buna izin vermez.

Bu arada, Mukteda es-Sadr’ın hükümet kurmak için teklif götürdüğü Sünni lider Muhammed el-Halbusi’nin ve Barzani’nin diğer Şii grupların da hükümette yer alması halinde koalisyona ortak olabileceklerini söyledikleri ifade ediliyor.

Mukteda es-Sadr, seçimlerin en büyük kaybedeni olan Şii gruplara iktidara ortak olma kapısını araladı fakat ileri sürdüğü şartlarla kapının eşiğini muhataplarının aşamayacağı kadar yükseltti.

Irak’ta seçim sonuçları ve hükümet teşkili konusu o kadar karmaşık hale geldi ki taraflardan biri taviz vermeden çözülmesi mümkün değil.

Üstelik bu kez mezhep çatışmasının ötesinde bir “Şii-Şii çatışması” gündemde ve bugüne kadar Irak’taki krizlerin aşılmasında başvurulan “ABD ve İran’ın bir şekilde anlaşması” formülü de işe yaramayabilir.

Irak Başbakanı Mustafa El-Kazimi, geçenlerde insansız hava araçlarıyla konutuna düzenlenen ve kimilerine göre tiyatrodan başka bir şey olmayan saldırıdan sonra yeni kurulacak hükümette koltuğunu koruma ihtimalini güçlendirse de başbakanın isminin belirlenmesi büyük bir yumak halindeki sorunları çözmüyor.