Belfour Deklarasyonu’yla Siyonistleri Filistinlilerin başına bela eden İngiltere, bunca yıl çektikleri sıkıntılara sebep olduğu için Filistin halkından özür dilemesi beklenirken bir kez daha büyük bir yanlışa imza atmaya hazırlanıyor.

İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, geçenlerde yaptığı açıklamada, Londra’nın bundan böyle Hamas’a yönelik siyasetini değiştireceğini ve hareketi “terör örgütü” ilan edeceğini söyledi.

Hamas’ın “temelde ve şiddetli bir şekilde antisemitik” olduğunu söyleyen Patel, skandal kararın “Yahudi cemaatini korumak için hayati bir adım” olduğunu öne sürdü.

İsrail Başbakanı Naftali Bennett de Hamas’ın askeri ve sivil kanadı arasında sadece “kıyafet” farkı olduğunu söyleyerek, İngiltere’ye teşekkürlerini sundu.

Londra, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları'nı, 2001 yılından bu yana terör örgütü olarak kabul ediyor.

O gün hareketin askeri ve sivil kanatları arasında ayrım yapan İngiltere, ne oldu da bugün görüşünü değiştirdi?

Bu sorunun cevabı olarak sayılabilecek değişikliklerin başında hiç şüphesiz bölgesel koşullar geliyor.

Arap Baharı devrimlerini kanlı karşı devrimlerle bastıran Arap rejimleri İsrail’le saflarını sıklaştırdı.

Perde gerisinde yürütülen ilişkiler aleni hale geldikten sonra daha da gelişti.

Birçok Arap ülkesinin Filistin konusunda Filistinlilerin değil İsrail’in yanında yer alması işgalcileri ve müttefiklerini cesaretlendirdi.

Hamas’ın “terör örgütü” ilan edilmesi aslında Filistin direnişinin tümüyle “terör” kabul edilmesi anlamına geliyor.

Fakat İngiltere, Arap ülkelerinden bu adımına ciddi bir itiraz gelmeyeceğini biliyor.

Daha ötesi, Londra’dan çok daha önce Hamas’ı “terör örgütü” olarak tasnif eden ve İsrail’in Gazze Şeridi’ni yeniden işgal etmesini can-ı gönülden arzu eden Arap rejimlerinin açıkça ifade etmeseler de İngiltere’nin kararından memnun olacaklarında şüphe yok.

Açıklamayı yapan İngiltere İçişleri Bakanı’nın İsrail yanlısı olduğunu ve Yahudi lobileriyle ilişkilerini de unutmamak gerek.

Priti Patel, Theresa May başkanlığındaki hükümette Uluslararası Kalkınma Bakanı idi ve hükümetten habersiz İsrailli yetkililerle gizli görüşmeler yaptığının ortaya çıkması üzerine Kasım 2017’de istifa etmek zorunda kalmıştı.

O dönemde de İngiltere’nin Filistin’e yaptığı yardımları azaltmak için çaba gösteriyordu.

Dolayısıyla ABD’de yaptığı açıklamaların İngiltere’nin resmi tavrını yansıtmıyor olabileceği yorumları yapılıyor.

Diğer yandan ise Boris Johnson hükümetinin pandemi sürecini yönetmedeki başarısızlığı sebebiyle sıkıntıda olduğu ve Yahudi lobilerinin baskılarına boyun eğebileceği, parlamentoda çoğunluğa sahip olan Muhafazakâr Parti’nin oylarıyla yasa tasarısının rahatlıkla kabul edilebileceği söyleniyor.

Yasada yapılması planlanan değişikliğe göre Hamas’ın sözle desteklenmesi, hareketin bayrağını veya logosunu taşımak, hareket üyeleriyle görüşmek “terör faaliyeti” kabul edilecek ve Hamas destekçileri 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek.

Fakat İngiltere’de Filistin davasının - İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn gibi - bir hayli destekçisi var.

Dolayısıyla yasa değişiklikleri kabul edilse bile getirilecek cezaların uygulanması pek de kolay olmayacak.