Üzerinde ne kadar irite durduğunun farkında bile değil.

O sanatını büyük bir ustalıkla icra etmeye devam ediyor.

Üstelik bundan da büyük zevk alıyor.

Konuştukça batıyor, umurunda değil.

Kibrin en itici, en tehlikeli, en gizli, en tiksindirici olanı tevazu kisvesine bürünmüş kibirdir.

Adamımız, insanın içine kaldıracak şekilde arzı endam ediyor.

Vitrini çok güzel dizayn etmiş; ama arkası berbat.

Dışarıdan kendisine alıcı gözle bir baksa, başkasının gözüyle kendisine bir nazar etse belki fark edebilecek içerisine düştüğü çukuru, komik halini, acınacak durumunu.

Belki diyorum, çünkü içine girdiği, rengine büründüğü hali mütevazi kişiliğine dahi yorumlayabilir.

Kibirli olmasının yanı sıra ukaladır da aynı zamanda.

Tüm dünyanın onun etrafında dönmesini arzular.

İlgi odağı olmayı sever.

Yalnızca o bilir.

Yalnızca onun söyledikleri önemlidir.

Sadece onun emeği değerlidir.

Hatta yeterince kıymetinin bilinmediği gibi garip düşünceleri de, engin (!) dünyalarından sızmıyor değil.

Kendisi bir hazinedir; keşfedilmek, istifade edilmek ister.

Değerinin fark edilmesini bekler.

Kendisine ilgi duyulmasından, söylediği sözlerin (Sağdan soldan devşirdiği mi demeliydim!) ne kadar büyük sözler olduğundan, eserlerinin ne kadar büyük eserler olduğundan, düşüncelerinin ne kadar özgün olduğundan bahsedilmesini bekler.

İltifat yağlarını eritir.

Övgülü sözler o kadar hoşuna gider, o kadar hoşuna gider ki, sahte tevazusu iyice belirgin hale gelir.

Kendisine dair övgü dolu cümleler kurulmasını arzular; bu tür cümleleri duydukça sahte tevazu hali tavus kuşu kanadı gibi kabarır.

Övgü dizenin övgüsünü artırması için ona iltifatlarda bulunur.

Aman ha yanlışlıkla eleştirmeyin onu.

Suratı asılır, asabı bozulur, sinirlenir, ateş topuna dönüşür, kızgın bir hale bürünür.

Eleştirmeye gelmez.

Onun nazarında eleştirilmek, kıymetinin anlaşılmaması demektir.

Eleştireni de pek muteber görmez.

Değil mi ya, bu kadar büyük bir şahsiyet (!) nasıl olur da eleştirilir?!

Zihni sürekli hesap yapar.

Hasbi gözükmeye çalışır ama çıkarları söz konusu oldu mu, samimiyetini hemencecik bir kenara bırakır.

Süslü cümleler arkasına gizlemiştir gerçek yüzünü.

Sahte tevazu ile gizlemiştir kibrini.

Ama nihayetinde içerde ne varsa, ne kadar gizlenirse gizlensin, dışarı o sızar.

Kibrini melekesi zanneden ey zavallı adam; düşüklüğünü yükseklik, ukalalığını erdem, kibrini mütevazılık olarak yorumluyorsun.

Veyl olsun sana.