Karşı gazeteler, kendilerine göre haklı gerekçelerle ‘yaşam biçimlerine’ ters buldukları iktidarı ekonomik yönden yıpratmak üzere yalan yanlış hiç fark etmez, vicdansızca ‘yandık, bittik, batıyoruz’ manşetleri çekiyorlar.

Sözcü ve Cumhuriyet’in peşine takılan sekiz gazete daha saydım.

Ekonomi elbette konuşulur, yazılır, çizilir; hükümetin yanlışı neyse ortaya konulur, yolsuzluk, vurgun, talan haberleri doğruysa elbette manşetlerden düşmemeli, buna kimsenin itirazı yok.

Ve lakin bunlarınki üzüm yeme değil bağcıyı dövme manşetleri;

Dünya’da ekonomik olarak sıkıntıya düşmüş tek ülke varsa o da Türkiye; Avrupa, Amerika güllük gülistanlık, memlekette hem iktisadi olarak ve hem de sosyal anlamda iyi, güzel doğru hiçbir şey yapılmıyor görüntüsü vermeye, okumaktan pek hazzetmeyen, manşete bakarak günü ve güncel meseleleri değerlendirenlerin oylarının rengini değiştirmeye dönük sinsi propagandalar.

Ülkeleri ve ülkelerin ekonomilerini pandemi şartlarında yaptıkları ve alıp uyguladıkları kararlar ve aldıkları tedbirlere göre değerlendirirsiniz.

Karnesini buna göre doldurur ve Türkiye’nin hali pür melalini ona göre ortaya koyarsınız.

Üstelik Türkiye, üzerinde her türlü tezgâhların, çarkı feleklerin döndüğü, ‘dış güçler’ tarafından her türlü tehditlerin denendiği bir ülke olmasına rağmen 10 yıldır bu badireleri amma zor, amma kolay atlatmayı başarabilmiş bir ülkedir.

Dış güçler meselesini Ali Babacan’a sorun, o size anlatacaktır…

Avrupa’nın güçlü ekonomisi olan birkaçı dışında, ortalama bir ülkesi maruz kalsaydı bu saldırılara, o ülke yerle yeksan olur, haritadan silinirdi.

Bu ülkede bir MİT krizi yaşandı, MİT Müsteşarına kelepçe takılmak istendi.

Bu ülkede Gezi Parkı eylemleri, irili ufaklı sol örgütler tarafından devrim provası yapıldı.

Hatırlayın bu ülkede bir 17/25 Aralık operasyonları,

Hatırlayın bu ülkede bir 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.

Hatırlayın bu ülkenin parası yıllar yılı ABD’nin sevk ve kontrolündeki, PKK’sından tutun da YPG, JPG, KCK, DAEŞ… daha bilmem hangi örgütün tehditlerine karşı koymak için harcandı.

Anadolu’nun şehit gelmeyen köyü kalmadı.

Şimdi bu örgütlerin yurt içinde eylem yapamaz hale gelmesinden, Anadolu’ya bayrağa sarılı tabutlar yollanamamasından canları sıkılanların çektirmiş olduğu manşetlerin tesiriyle gemiyi terk edenleri, terk etme hazırlıkları yapanları görüyor, duyuyoruz.

Manşetlere takılarak düşenlere bakın, her şeylerini bu iktidara borçlu olanlar…

AK Parti hükümetlerinin imkân ve teşvikleriyle işini büyütürken, iş geliştirme destekleri alırlarken, personelini İş Kur’a bağlar, KDV’sini devlete ödetirken iktidara övgüler düzenler, şimdi doları bahane göstererek ‘yandık, bittik, batıyoruz’cuların kervanına katılıyorlar.

Hükümete vesayetle mücadelede, darbelere direnirken destan yazan, davaları aldıkları maaş kadar gazeteciler, iş kendi cüzdanlarına, viran olası hanedeki konforlarına değince yan çizmeye, hık mık kıvırmaya başlayıveriyorlar.

Üzülüyor muyuz, yooo, hayır!

Gittikleri yerlerde umduklarını, aradıklarını, layık olduklarını bulurlar inşallah…

Türkiye eksen değiştiriyor, dış güçlerin oyunlarını bozmak ve dış güçlerin deneme tahtası olmaktan kurtulmak için bir mücadele, bir kurtuluş savaşı başlatıyor.

Durum buyken kendi ekonomilerinden gayrısına canları sıkılmayanların, can sıkıcı, bunaltıcı bahaneleri bitmek bilmiyor.

‘Yandık, bittik, batıyoruz’ diyenlerin gazına gelerek gemiyi terk etmek için bohçasını hazırlayanlar, yarın gemi sağ salim limana vardığında nasıl bir bahaneyle eski yerlerine dönmek isteyecekler hep birlikte göreceğiz.