Libya’da 24 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçiminde birçok başvuru reddedilmesine rağmen aday enflasyonu yaşanırken seçimin yapılıp yapılamayacağı ve kimlerin yarışa gireceği konusundaki belirsizlik hâlâ devam ediyor.

Birleşmiş Milletler (BM)  Libya Özel Temsilcisi ve Libya Destek Misyonu Başkanı Jan Kubis’in sürpriz istifası da siyasi süreçle ilgili soru işaretlerine yol açtı ve “sürecin tıkandığının işareti” olarak yorumlandı.

Libya Yüksek Seçim Kurulu, Seyfülislam Kaddafi başta olmak üzere bazı adayların başvurularını reddetti.

Kaddafi de kararı adaylık başvurusunda bulunduğu Sebha kentinde mahkemeye taşıdı ve devrik diktatörün oğlu lehine bir karar çıkmasını engellemek isteyen Hafter yanlıları mahkemeye baskın düzenledi.

Hafter’e bağlı güçlerin Sirte kentinde de Kaddafi lehine propaganda yapan gençleri gözaltına almaya başladığı belirtiliyor.

Kaddafi’nin adaylığının veto edilmesi Moskova’yı rahatsız etti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova, anketlere göre Kaddafi’nin geniş halk desteğine sahip olduğunu öne sürerek, adaylığının kabul edilmemesinden “endişe duyduklarını” söyledi.

Bu arada, Misrata kentindeki Askeri Mahkeme, Misrata Hava Kuvvetleri Koleji'ne 2019'da yapılan saldırıyla ilgili davada Hafter'i ve savaş baronuna bağlı üst düzey komutanlardan Abdurrezzak En-Nazuri, Sakr El-Ceruşi ve Abdusselam El-Hasi'yi idama mahkûm etti. 

Libya Yüksek Seçim Kurulu, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş suçlusu olarak aranan Kaddafi’nin adaylığını veto edip Libya yargısının hakkında idam cezası verdiği Hafter’in adaylığını kabul ederse büyük bir çelişkiye imza atmış olacak.

Ayrıca elinde çok miktarda Libyalı kanı bulunan Hafter’in tek suçu Misrata Hava Kuvvetleri Koleji'ne hava saldırısı düzenlemek de değil.

İdamla yargılanmasını ve ölüm cezasına çarptırılmasını gerektirecek daha bir sürü suçu var.

Örneğin savaş baronuna bağlı güçlerin Terhune kentinde gerçekleştirdiği katliamlar.

BM Güvenlik Konseyi’nin 2011’de koyduğu yasağa rağmen Fransız Nexa Technologies şirketinden yasadışı yollarla gözetleme sistemleri satın aldığı ortaya çıkan Hafter, söz konusu suçlardan emrindeki birkaç milis komutanını kurban ederek kurtulamaz.

ABD Trablus Büyükelçiliği, önceki gün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Libyalı kadınların seçimlere katılımını desteklediklerini ifade etti.

Libyalı aktivist Ahmed Sewehli de açıklama üzerine yaptığı yorumda Hafter’in kontrolündeki bölgede savaş baronuna bağlı güçlerce öldürülen biri milletvekili iki kadının fotoğraflarını paylaşarak, “ABD Büyükelçiliği ayrıca görüşünü açıklayan kadınların bugüne kadar korunan ABD vatandaşı Hafter tarafından öldürülmeyeceklerini garanti edemiyor. Libya’daki en büyük kadın katilini korurken kadınların seçimlere katılımını önemseme iddiasını sürdürmek tek kelimeyle iğrenç” yazdı.

Libya Yüksek Seçim Kurulu oğul Kaddafi’ninki gibi Hafter’in adaylığını da reddedebilecek mi?

Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylık başvurusu kabul edilmeyen Hafter, kontrolü altındaki bölgelerde seçim yapılmasına izin verecek mi?

Mevcut koşullarda bu sorulara olumlu cevap vermenin neredeyse imkânsız olduğunu Libya’yı yakından takip eden herkes bilir.